Yorum
yapamama özürlü mü (?) hayır, öyle değil. Aslında her ayak var; lümpenle lümpen,
entelektüele entelektüel, çağdaşla çağdaş, aydınla aydın, muhafazakarla
muhafazakar, zenginle zengin ve fakirle fakir pozlarında oldukça şirin resimleri
boy gösteriyor. En son ROK diye andığımız ve kurbağayı andıran viyaklayan
sesiyle Rasim Ozan Kütahyalı denen sülükle görüntülendi bir restoranda.
Oysa
Gezi’de gördüğümüz bi’şey vardı, neydi o (?) komün ruhu, kolektif bir
hareketlilik ve yer yer o bilincin de dışa vurumu. Bizce AKP mi, CHP mi yoksa Sarıgül
mü derken, bunun yerine Gezi direnişi içerisinde yer almış dinamo olmuş sokaktan
birini şuan ki Forumlar aday gösterebilirdi, ya da CHP başta olmak üzere yerel
yönetimleri önemsiyorlarsa diğer irili-ufaklı partiler BDP başta olmak üzere Gezi’nin
üst aşaması olan şuan ki Forum’ların fikirlerini alabilirlerdi. CHP önemsemedi bu
gerçeklik gün yüzüne çıktı, fakat BDP (HDP)’de geç kalmış gibi görünüyor. Gerçi
Sırrı Süreyya Önder gecenler de bir Tv kanalında bunun ipuçlarını verdi fakat
bana göre yeterli değil, 27 Ekim’de HDP’nin ‘Büyük Kongresi’nden sonra her şey,
her ne kadar şeffaflaşmış olsa da yetersiz kalacak gibi. Yanılmıyorsam bu işi HDP
önemsemiş ama yerel çalışmalar ve halkın nabzını yoklama ve bu verilerle ne
kadar kamuoyuna yansıtacaklar o ayrı bir tartışma konusu gibi ama biran önce
tavırlarını onlarda medya üzerinden açıklama yapmak yerine, direkt kamuoyuyla
paylaşmak zorundalar. Hem de 27 Ekim’de HDP kongresinde bunu yapmalılar.
Çünkü Gezi (eylemlerde
reel görev almış, sokakta halk ayaklanmasının içerisinde yer almış dostlar bunu
görmüşlerdir) çArşı grubu başta olmak üzere diğer taraftar gruplarıyla ve devrimci
sosyalist fraksiyonlarla birlikte, BDP’lisi, TKP’lisi, SDP’lisi, CHP’lisi, İşçi
Partisi’nin gençlik örgütlenmesi olan TGB’liler ve hatta MHP’li olarak kendini
tanımlayan (MHP’nin de çağdaş ve faşist
olmayan, kafatasçı seçmenleri varmış dediğim) MHP seçmeni sokakta
devrimcilerle birlikte bir direniş gösterdiler (her ne kadar devrimciler kadar sokaklarda olmasalar da haklarını
yememek lazım, zira katılım sağladılar) oysa bugüne geldiğimizde ve baktığımızda
bu grupların (kendini özellikle ulusalcı
ve milliyetçi olarak tanımlayanların -Kemalistler-) muhalifliğinin her
zamanki gibi sadece “silik” AKP muhalifliği olduğunu da bizlere gösterdiler. "Lanet
olsun, bunlara güvenilmez" sözcüğünü diyenler üzerine alabilirler, çünkü haklı çıktılar.
Anlayacağınız üzere her zamanki gibi direnişin o katmerli ve
can alan yakıcı gerçekliğini terk edip, bunun ardından iki dakika dayanama
yayarak, komün ruhunu özümsemeyerek bu grupların milliyetçilik hormonunun tavan
yaptığını bir kez daha gözlemlemiş olduk. Bunların derdi şikayet ettikleri o
AKP gericiliği falan değil, popülist politika, isimlerinin anılması ve zikir
edilmesi. Propagandanın iyisine kötüsüne bakmıyorlar, particiklerinin
oluşturdukları o dar grupçuklarının adlarının geçiyor olması önemli bunlar için.
Öyle ya samimi olsalardı, şimdiye kadar yitirdiğimiz gencecik
gençlerin adlarını anıp, AKP’yi de bırakın bu sisteme kin kusarlardı. Gezi
direnişinden, Lice’ye oradan Gülsuyun’a uzanan bu hassas hatta yitirdiklerimizin
yanında, gözünü kaybedenlerle birlikte, sakat kalan dostlarımızı,
yoldaşlarımızı her gün anmış ve onların acılarına ortak olmaları gerekirdi.
Bunu yapamadılar, daha doğrusu beceremediler, şimdi parayla (kiralık) adam tutsanız bu kadar olmaz,
en azından bir irade gösterir olumlu ya da olumsuz tavrını sergiler bundan
eminiz dediğimiz (!) birini değil de el birliğiyle medya kağıtları üzerinden bu kağıtları
birbirine sürterek ateşi yeniden bulma ve yakma peşinde olan Mustafa Sarıgül’ün
peşindeler. He tamam az kaldı Sarıgül ateşi yeniden bulacak, sizlerinde başı
göğe erecek. Çünkü “Çare” oymuş. Medya anketleri üzerinden “Ben
girersem kesin kazanırım” demeyi kendine destur almış birini pazarlamaya
kalkıyorlar. Anladık isyan etmiş(sin) de seni tutan kim kardeş, gir kazan (!)
kazanabiliyor musun bizde görelim dediğimiz, muhalefete muhaliflik yapan bir zatçık! “Bir
10 yıl daha muhalefette kalsak” kârdır dediğimiz biri,
hakikaten bıktırdılar.