12 Aralık 2021 Pazar

Kara Panterler Partisi: "Bütün iktidar halka"

Zamanın kum saatinin öteki yanından baktığımızda, Kara Panter Partisi (Black Panther Party)’nin kökenin şaşırtıcı derecede sıradan bir olaya bağlı olduğunu görürüz, kötü bir devlet okulundan yeni mezun iki yoksul kolej öğrencisi, yeni şekillenen siyasal bilinçleri doğrultusunda bir çıkış yolu arayarak, kolejin ‘Siyah’ öğrenci grubuna katılmaya karar vermişlerdi.

Panterler kısa sürede en önemli ve en iyi bilinen siyah radikal örgütlerden biri haline geldi ve ABD'de ve tüm dünyada ilham kaynağı oldu. Elli beş yıl sonra, Panterler’in mirası, günümüzde tıpkı AntiFa benzeri siyah siyasi eylemin yeniden canlanması ve Atlantik'in her iki tarafında Siyah Hayat Önemlidir (Black Lives Matter)’in yükselişi göz önüne alındığında önemlidir. Panterler büyük ölçüde silahlı gösterileri ve devrimci söylemleriyle hatırlanıyor; ancak partinin gerçek mirası, onları tanımlayan tabandaki topluluk aktivizmidir.

22 Ağustos 2021 Pazar

Fidel, Che ve Rolex

Zamanın biçimsizliği, zaman diliminin belirsizliği bana göre bir kaostur. Bunu deneyimleyenlerdenim. İçeriyi, tutsaklıkları anımsıyorum, saatin kaç olduğu önemli değildir gibi görünür tutsaklıklar da ama öyle değildir. Tarihi bilir, ay’lar üzerinden tahminler yürütürsün. Ya saat?!

Yeraltında bekar bir evde geçen günlerimi de anımsıyorum. Boş bir oda da gece yarısı saat tiktakları ne kadar rahatsız ediciyse tik takların olmayışı da o kadar bir boşluktur.

İçeride bir görüş gününde ziyaretçilerimden ilk taleplerim arasında yastık, çatal, kaşık gibi şeylerin yanında mutlak bir kol saati olmuştu. "Markası"nı da anımsıyorum; Casio. Lavaboda her el yıkama ya da havanın nemli olması durumunda camı buharlaşır, işlevini yitirirdi. Sonuçta Casio'da bir markaydı. 

12 Nisan 2021 Pazartesi

Führer’in bayrağı

Halkın karizmatik liderlere yoğun özlemi propagandanın kullanımı için verimli bir alan oluşturur. Adolf Hitler'de bunu yaptı.

Hitler çoktan gelecekteki hayatının çizgilerini oluşturacak karakter özelliklerini göstermişti. Sıradan insan ilişkilerinde başarısızdı, özellikle Yahudilere karşı toleranssızdı ve kin duyuyordu ve fantezi bir hayat yaşamaya hazırdı. Semitizm yüzünden mükemmel, baş döndürücü, cezp edici, kozmopolit Viyana’dan tiksinmeyi öğrendi. Onun asıl sevdiği daha homojen olan yer Münih idi. Mayıs 1912’de Münih’e gitti ve 1913’ten itibaren Münih artık onun gerçek evi oldu.

23 Mart 2021 Salı

Stalin’in günahı

Stalin’in doğum gününde en karanlık Gulaglardan, mahpusların ona tebrik telgrafları göndereceğini düşünün: Auschwitz’den bir Yahudi’nin Hitler’e böyle bir telgraf göndermesini düşünebiliyor musunuz? 

Tahayyül edilemez, liberal entelektüeller bilmişliğini de zorlamasın zaten. Bu tatsız bir farktır ama Stalin hükmü altında egemen ideolojinin önder ve tebaasının -tarihsel aklın- hizmetçileri olarak birlikteliğine ilişkin bir mekan varsayımı iddiasını destekler. Stalin’in önderliğinde herkes teorik olarak eşitti. 

Hitler, Nazi selamına “Heil Hitler” elini kaldırarak ve “Var olayım” (Heil myself) diyerek yanıt verir. Tarih böyle diyor. Komünistlerse faşizm ve halk düşmanları yok olsun der. Faşizm buyken; Stalin ise alkışların arasında diğerlerine karıştığında etkili biçimde önce halkın kendisini selamlamıştır. 

Philip K. Dick’in aynı isimli romanından uyarlanarak dizisi de çekilen “The Man in the High Castle” (Yüksek Şatodaki Adam) kurgusuna göre Mihver devletlerinin savaştan zaferle ayrılmasının ardından Nazi Almanya’sı ve Japon İmparatorluğu arasında taksim edilen Birleşik Devletler. Nazi Almanya’sı ve Japon İmparatorluğu II. Dünya Savaşı'nı kazanmışlardır. Dünyanın çeşitli yerlerine kukla hükümetler kurmuşlardır. ABD’nin büyük bir bölümünü Naziler, diğer kısmını Japonya işgal etmiştir. İtalya tüm akdenizi ele geçirmiştir. Sovyetler dağıtılarak yok edilmiştir. 

Stalin’in günahı Bolşevizm ruhuyla hareket etmek, Nazilerin ideolojik mistifikasyonunca ırksal mücadelesinin yerini sınıf mücadelesiyle değiştirmiş olmasıdır. 

Nazi faşizmine karşı ikinci dünya savaşında Almanya'da Antifa'lara, Avrupa'da yeraltı direnişçilerine, sosyalistlere ve komünistlere umut besleyenler, onlara sempatiyle bakanlar bugün anti-komünist kampta yer almaya çalıyor. 

Nazizm’in yirminci yüzyıl dünyasının, kötülüğü işgaline karşı dehşetli bir şekilde bugünkü Avrupa’nın inşasının temellerini atması, (Avrupa muhafazakarlarının komünist sembollerin yasaklanması çağrısına rağmen) Stalin’in günahı belkide bu yüzden komünizmdir. Hitler yenildiyse bu Stalin sayesindedir. Müttefikler kazandıysa sebebi Stalin'di. Bugün Avrupa eğer bir Ortaçağ ülkesi değilse bu yine Stalin sayesindedir.

Stalin'e saldırmak anti-komünizmdir. 

20 Mart 2021 Cumartesi

SHP ile başlayan süreç: HEP’ten HDP’ye

Şirin Payzın, CNNTürk adlı kanalda yıllarca “Ne oluyor” adlı bir program yapıyordu. Orada hiç şaşmaz işine son verilene kadar programına katılan her konuğa şu cümleyle sorular sorup duruyordu: “Sizce AKP otoriteleşiyor mu" diye.

Oysa Şirin Payzın gibi tatlı su gazetecilerinin işi aptala yatıp, bir gerçeği bildiği halde susarak izlemek. Malum şuan başka mecrada. Eminim artık aradığı sorunun cevabını başka bir mecraya geçince bulmuştur. Hazır AKP’nin otorite motiride yapısına girdik, yazı başlığına uyarak konumuz HDP ve eski Mazlum-Der başkanı HDP milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesiyle bir başsavcının (AKP gençlik kolları üyesiymiş gibi davranarak) hiç kimsenin akıl edemediği bir şeyi yaparak "HDP kapatılsın" çağrılarını görev bilerek, HDP hakkında kapatma talebiyle AYM’ye başvurması olsun ve sol kültürden beslenip liberal atıklarla yola devam edenlere yeni soru tüyoları verelim.

Peki, AKP neredeyse 20 yıl içerisinde bir otoriterleşmenin sonunda acaba HDP üzerinden yürüttüğü Türk ırkçı-milliyetçiliği ile siyasal İslamcı faşistlerin buluştuğu bu iktidar politikalarıyla PKK nezdinde Kürt hareketlerini de radikalleştirir mi?