29 Kasım 2008 Cumartesi

Parçalı düşünceler. .

Uzun bir zamandır gündemi takip eden yazılar ve alıntılar dışında yine en basitinden güncel haberlerle birlikte, resimler vererek geçiştiriyorum blog güncellemelerini. Bir türlü yazmak nasip olmadı desem daha doğru olur. 

Ne doğru dürüst (çalışma saatleri dışında) planlı ya da sosyal bir yaşama dahil olabildim ne de bir şeyler karalamak içimden geldi blog da. Oysa yazılacak, söylenecek, paylaşacak çok şey var. Kriz mriz derken hepimiz kırık dallara dönüştük. Yüz yıllardır çalıyorlar. Hayatlarımızdan, emeğimizden, zamanımızdan, değerlerimizden, inançlarımızdan, düşüncelerimizden. Buna da çalışmak diyorlar.

Evet, gerçekten de çalışıyorlar.

Ç a l a r a k!

Kapitalistler Moskova’ya
Çok muazzam bir coğrafyanın üzerindeyiz aslında. Anadolu cidden müthiş bir coğrafya üzerine kurulu, harika bir matematiği var. Okuduklarımdan, yaşadıklarımdan çıkardıklarım var. Ama en önemlisi de tarihten öğrendiklerimiz var. Gerçek yazılı tarihten söz ediyorum. Çünkü ortada birçok yalan yanlış tarih dolaşmakta. Onlar bile ideolojik bir duruşu sergiliyor ne yazık ki!

Ortalık onlarla dolu. Kimi şerefli, kimi şerefsiz!

Savaş mavaş vermemiş onca asalak!

Devşirilmiş, dönekleştirilmiş aydın tipi insanların gerekli – gereksiz saçma sapan sözlerini işitmek insanı bıktırmaktan çok ürkütüyor ve tiksindiriyor. Hele hele bir misyonu olanlardan deyim yerindeyse qına geldi. Her türlü boktan bakanlığın olduğu ülkemizde ki hükümet sözcülerinden tutunda, fotoğraf makinesinin denklaşörü karşısında, basın açıklaması yapan ve elini sallasan başbakan yardımcısına değecek bir ülkede yaşamak gerçekten de çok zor.

Amerikalardan aldığı paralarla anti-komünistlik yapan (ki örneğin komünist değilim) ama bir gecede ideolojisini değiştiren tiplerden cidden sıkıldım. Bilemiyorum belki de tarihin bütünüyle yükledikleridir ya da karşımızdakilerin birer yansıması. Düşünün bu tipler gidip zamanında Komünizmle Mücadele Dernekleri kurmuşlar. Ne ilginç bir şey değil mi?

Ülke de komünizmin ve komünistliğin anlamını bilmeyen onca insan arasında marjinal bi’şey kuruyorsun, birileri de seni finanse ediyor. Oh ne ala bi’şey, düşününce insanın anti-komünist olası geliyor.

Sonra…

Tayyip Marx okusun
Çıkıyorsun sokağa, ellinde çivili sopalar. Hem sallıyorsun hem de saldırıyorsun. Yani ikisini aynı anda yapıyorsun. Olmadı birde ‘Goministler Moskova’ya!’ diye polis eskortunda yürüyorsun. Beceri ister bütün bunlar. 60'lı yıllarda bunu yapmış bizim misafirperver Türk büyüklerimiz.

Bunları yaparken bir marifetleri daha var, sıkışınca milliyetçi, olmadı dindar, hiç olmadı sosyal demokrat. Oda olmadı liberalizme yumul. Bu kadar geniş bir yapı, bu kadar geniş bir bünye yani.

Olmadı bir gece de o çok karşı oldukları komünizm olgusuna da sığınırlar ama süreç daha gelmedi, daha çok erken. Çok erken ama bir yandan da alt yapısını yapıyorlar. Önce Küba purolarından başladılar, daha sonra Che Guevara’yı içki - giyim vb. cisimler üzerine inşa ederek para kazanmanın yollarına girdiler. Beceremediler!

Daha sonra eski ‘Sovyet’ Rusyasına uzanıp Puşkin, Mayakovski, Gorki gibi ünlüleri ‘kafe’lere isim vererek yollarına devam ediyorlar.

Düşünüyorum!

Birazcık ciddi olmak lazım, zikrin neyse fikrinde o olsun derler ya aynen öyle, birşeyler aramak yerine kendi kimliğine sahip çıkmalı insan. Yapmaçık görüngülerden sıkıldım. Bu ülkeyi böldürmeyiz diye sokaklara çıkan yeni yetme gençlerin abilerinden nefret ettiğim gibi, -ki 90'lı yıllarda- sokağa çıkıp 'Vatan bölünmez' diyenlerden kırk yıl düşünsem aklıma gelmeyecek olan şeyi gördüm.. Bölündük ve böldürdüler!

'Bu ülke en ala şekilde ve itinayla bölünebilir' dedim. Bölündü de. Hele ki şu bölünmez diyenlerden uzak kalan birisi olarak, Marx, Engels, Lenin'in açıklanmayan gizli bilgi ve sırlarını açıklayacak bir kapitalist beklemeye başladım.. Marx fakirmişş, Engels fabrikatörmüşş, Lenin en ucuzundan Alman ajanıymışş, sosyalistler sabitmişş. Kapitalistler hep kuytularda sinsice gezinirmiş. Bütün bu cümlelerin tek doğru tümcesi 'sinsice' kelimesidir. Kapitalizmin bir bilgeliği olmadığına göre, -para kazanmak- dışında saldırı ve iftira bunlara farzdır da. Ne diyelim. Herkes ayağını yorganına göre uzatmalı. Ortalıkta işçilerin canını yakaçak birşeyler arayanlarla dolu. O yüzden de o eski seher ülkesine dikkatle bakmak gerekmekte.

Rusya’daki eski kuşakların yok olmasını mı bekliyorlar bilemiyorum ama bu zor gibi görünüyor. Putin gibi emperyal ve kapital olan bir adam yıkılan Stalin heykellerini yeniden inşa ederken Rusya’da ve Marx güncelliğini korurken ne diyebiliriz ki?

Evet, ‘Kapitalistler Moskova’ya!’

24 Kasım 2008 Pazartesi

Viva Chavez!

28 Temmuz 1954’te ailenin altı erkek çocuğundan biri olarak dünyaya geldi. Yerli ırkla siyah ırkın karışımı, ‘Zambo’ diye adlandırılan bir ırka mensup olan Chavez’in anne ve babası öğretmendi. Orta halli bir ailenin çocuğu olarak okumak dışında bir seçeneği olmadığı için askerî okula kaydını yaptırdı. Askerî öğrenci olarak gittiği Peru’da ise siyasetle tanıştı. Siyasette sol blokta yer alan Chavez, devlet başkanlığı görevinde dünya solunun ümidi haline geldi.

1 Kasım 2008 Cumartesi

En yakın kuzenlerimiz: Yüzde 2’lik fark…

Şöyle bloggerler arası gezinirken “Bonobolar, içimizdeki maymunlar…” başlıklı bir yazı gördüm. Bir kitap tanımı üzerine bilgilerin verildiği yazı ilgimi çekti, öyle ki son günlerde Harun Yahya (Adnan Oktar) denen sosyetik safsatacının yaratılış üzerine oradan buradan tırtıkladığı (dikkat edin kaleme aldığı demiyorum, tırtıkladığı) Darwin ve Marx’a falan saldıracağım derken aslında Marx’ı kendine kaynak alan ve oradan beslenen bu şahısın, Darwin’in Evrim Teorisi adlı kitabına saldırırken birden rotasını hakkında yazan kurum ve kuruluşların web sayfalarını kapatmakta bulduğuydu son çaresi. Bunlardan birkaçı bildiğim kadarıyla: Vatan gazetesinin web sayfasıydı ve yine halen kapatmaya çalıştığı Eğitim-Sen ve Bianet’in web siteleri. Bu zat RTÜK mü desem denetleme kurumu mu ne olduğu belli değil.

Yıllardır Darwin’in Evrim Teorisi adlı kitabını örnek gösteren bay idealistlerimiz Darwin’i çürütmeye çalışıyorlar. Derler ki, efendim nasıl olur da insanların atası maymun olabilir. Bu bir saçmalıktır. Bunu başta da belirttiğim gibi Diyanet başta olmak üzere Adnan Oktar gibi denen müptezel sosyetik söyler. Öyle ki Yaratılış Müzesi diye bir müze açarak fosil resimlerinin yer aldığı fotolarla kendini savunmaya çalışır. Bildiğim kadarıyla da, çoğu Avrupa ülkesi olmak üzere bu tür girişimlerde bulunduğu ülkerce bu bilim dışı çalışmaların yasaklanmış olmasıydı. 

Öyle bilimsel ki, birçok müridinin ve cariyesinin olduğunu dillendiren bu 'bilim insanı' Harun Yahya cariyelerinden birinin bir müridiyle girdiği cinsel ilişkiden dolayı o müridini cezalandırdığını söyleyerek (burada cezalandırmadan kasıt ise, üç sene müridiyle konuşmadığını söylemesidir Harun Yahya'nın ve müritlerini de özellikle zengin ailelerden seçtiğini saklamamakta ve de ceza yönteminin de 'cariyemle ilişkiye girenle konuşmuyorum' mantığı üzerine kurgulanmıştır bütün bilimsel girişimler.) Bizi aşan bilimsel bi’şey!.

Neyse konumuz Harun Yahya’nın cariyeleri değil elbette ama yine de vurgu yapmak istediğim konu Darwin’in Evrim Teorisi adlı yapıtı ve şempanze türü olarak Bonobolar.

Darwin’in insanlar maymundan gelmiştir sözünün aslında büyük bir çoğunluğu bonobo şempanzeleri üzerine kurgulanmıştır. Kurgu derken gerçek anlamda argümanlardan söz ediyorum. Ve Darwin burada insanlar maymunlardan geldiği yalanıysa sadece pirim yapma peşinde olanların işine gelmektedir. Oysa Darwin %2’lik farktan söz etmektedir. Buda gözlerden kaçırılmaktadır.

Darwin der ki, bonobo şempanzeleri ve insanlar arasında %2’lik bir fark vardır.

%2’lik fark ise, ya insanlar ya da bonobo şempanzeleri öndedir. Ayrıca Darwin’i evrim konusunda destekleyen diğer etkense kanımca gerici akımın bile kendini ussal olarak kendini zaman içinde geliştirmiş olmasıdır. Bu da Darwin’i yüz yıllar sonra doğrular kanıt tadır.