22 Ekim 2022 Cumartesi

Seçim sahası: Belki fikrin değişir

Seçimler yaklaşıyor. Aslında Erdoğan’ın karşısına 24 Haziran 2018 “Cumhurbaşkanlığı seçimleri”nde muhalefetin göstereceği aday bir şempanze türü olarak Bonobo’lar olabilirdi. Neden olmasın diye de bir ara düşünmüştüm.

Yanılmadık. Anayasa’yı takmayan, işine geldikçe seçim yenileyen, kaybettiğini anlayınca mühürsüz oyları alelacele binlerce zarfa tıkıştıran, seçim sonuçları açıklanmadan balkonlara çıkıp, bir çalma deyimi olan “Atı alan Üsküdar’ı geçti” diye açık açık itiraf eden, koyduğu kurallara uymayan birini neden ciddiye alalım ki? Ders niteliğinde.

Sayılmış geçersiz oylar var/mış, konu hırsızlıkla ilgili.

8 Ekim 2022 Cumartesi

Che'nin ordusu

Santa Clara Muharebesi 1958/59 yılının Aralık ayının sonlarında Che Guevara komutasındaki devrimcilerin Küba şehri Santa Clara’yı ele geçirmesine yol açan bir dizi olaydı. Fotoğrafta Che, Santa Clara savaşından sonra görülüyor, 1 Ocak 1959.  

Che'nin kendisi muhtemelen kişiliğinin metalaşmasına değil, solcuların, Marksistlerin vb. politik deneyimini, öğretilerini ve mirasını küçümseme biçimine öfkelenirdi. Che'nin yoğun bir enternasyonalist olduğu kadar birçok devrimciyle ilişki kuran ve yoldaş olduğu gerçeğinden dolayı söylüyoruz bunları.

“Bulunduğu yeri karıştırmakla kalmadı, gitti orayı da karıştırdı. Belasını da buldu”, teslim olmanın en iyimser halidir bu. Sanatın ve edebiyatın asıl malzemesi, hatta muharip gücü büyük insanlar değil, küçük insanlardır. Malzememiz onlar değildir. Direncin olmadığı yerde sanat da olmaz. Resim olmaz, kültür olmaz, heykel olmaz, edebiyat olmaz. Felsefe olmaz. Onlar olmadan özgürlük de olmaz. Özgürlük, asıl gücünü, ateşini bu tür kişiliklerden alır.

1 Ekim 2022 Cumartesi

Free İran

Belki de şuan İran halkının Şah'ı devirdiği gibi bir ortama ihtiyacı var. O ortamda Humeyni önce palazlanmış, sonra ülkeden kaçmıştı. İnsanlar kasetlerini yasadışı yollarla edinip, çoğaltıp dağıtıyordu. Humeyni orduda (hava kuvvetleri hariç) yapılanmasını sağlamıştı. Polis teşkilatında bile Şah yönetiminde Humeyni taraftarları fink atıyordu. İranlı sosyalistler bile Humeyni'yi Şah Pehlevi'ye karşı bir kurtuluş olarak görüyordu. İşte böyle bir ortamda Humeyni İran'ı bir İslam devleti olarak yeniden yapılandırdı.

Cumhuriyetçileri baştan ürkütmemek için de adına "cumhuriyet" dediler. Daha doğrusu bu isim referandumla belirlendi. Sözüm ona bir demokrasi vardı. Bu "demokrasi"de dini liderin onay vermeyeceği kimsenin iktidara gelme şansı yok. Tabandan gelen sesler bu kadar yüksek çıkmasına rağmen polise karşı dik duran İran kadınlarının bu davranışı takdire şayan olsa da bir kaç ay önce başını açma protestosunda İranlı kadınların karşısında sıradan İranlı erkekler de tepki gösteriyordu.

19 Ocak 2022 Çarşamba

Barbudos'lar

Fidel Castro, 20. yüzyılın en iyi bilinen sakallarından birine sahipti. Ancak Küba liderinin sakalı, stil tercihinden daha fazlasını ima ediyordu; aynı zamanda O'nun Küba'sına bir övgüydü bu. Ocak 1959’da bir Amerikan gazetesinin belirttiği gibi, Castro’nun isyancıları iktidarı ele geçirdikten kısa bir süre sonra, bu adamların vahşi doğada bir gerilla savaşı verirken sakallarını uzatmaktan başka seçenekleri yoktu. Batista'nın ordusu onlardan “Sakallı” anlamına gelen “Barbudos” olarak söz etti ve sakalın kendisi o dönemin Batista Küba’sında vurulmanız için yeterliydi.

14 Ocak 2022 Cuma

Nâzım vesilesiyle

Nâzım büyük bir öğretmen. Burjuvazi dershane olarak Nâzım'a hapishaneyi sunmuş, çünkü Nâzım burjuvazinin öğrencisi değil. Nâzım büyük bir şair olduğu için; hasmını öldüren Balaban'ı ressam yapıyor, Orhan Kemal'den yazar, Kemal Tahir'den romancı, Sabahattin Ali'den yazar çıkarıyor. Nâzım Hikmet işte böylelikle "köylü edebiyatı"nı devrimci yapıyor. Nâzım ne yemiş, ne içmiş ve nerede hangi kadınları sevmiş (...) piyasada meta bunlar, ticareti sevenlerin işi. Oysa kadını, kadın gibi sevmiş Nâzım, başka ne yapılabilir ki. Halbuki Nâzım'ın edebiyat görüşü, Nâzım'ın politikası; bunlar tartışmalarda yok. Nâzım kendi çağındaki sinsi, zalim ve kurnazlığı afişe ederken bizim çağımıza da uzanıyor. Nâzım örgütlüyor ve sesleniyor; "örgütsüzleri herkes sever" çağrısıyla yeniliyor bir kez daha. Aşk şiirlerini kavga şiirlerine, Kuvây-ı Milliye ve Bedrettin destanlarını tercih ederek değil, tümüne, tamamına sahip çıkıp, sarılarak. Muazzam bir şair değil, proletaryanın şairi olarak, Nâzım Hikmet hep bizimdir ve bizimle kalacak.

Bitirmek için uygun mu bilmiyorum ama bu ülkede sol hakkında atıp tutan, entelektüel lafazanlık yapıp konuşan geveze, sosyalist solu bilmiyorsa en azından gidip bir Nâzım okusun.

Nâzım ve eserleri, Türkiye devrim tarihi, bizim olan tarihimizdir.