Proletaryanın düşüydü bu da.
Tabii ki gerçek bir tartışmayı da mümkün kılabilmekti amacım ve insanların “düştüğü çocukça hatayı tamir etmek” gayesini taşıyordum, şimdi anlıyorum ki bu hatayı tamir edebilmek oldukça güç ve zor. Varsın olsun devrimci durumun ana belirtilerini saymaya devam edeceğim. Çünkü burjuva demokrasinin, ötesinde liberal aymazlığın ve rezilliğine ve de dini motiflerle süslenmiş bir halkaya övgüler diziliyor olması hem de yine burjuva demokratlar tarafından yapılıyor olması meşruluğumu gösteriyor.
Ki, bu devrimci durumun ana belirtilerine cereyan eden ana neden asıl olarak, Türkiye’nin içinde bulunduğu buhranın AKP eliyle hem literatürü, hem edebiyatı -görelilikler içerisinde- ‘mutlak’ın izini sürme kudretini göstermesine tepki gösteremeyen kudretsizler yığının pespayeliğine bir nebzede olsa ses çıkaramayan ve bu zahmete tahammül edemeyen bütün eğilimlere, yerli yersiz mutlaklıklar, kesinlikler, aklar ve karalar ifade eden cümlelerle dolu bir sistemin pervasızlığına göz yumanlar en az iktidar koltuğunda oturanlar kadar da suçludur benim gözümde bununda altını çizmek istiyorum.
Bugün, birçok ''Marksist politikacı''nın huzuru, dünyanın değişmemiş olmasına bağlı kılarken, Marks, Lenin ve diğerleri, dünyayı ve toplumsal tarihi yeterince çözümlemişlerse de bugünün dünyası hem o zamanın dünyası olmayı sürdürüyorsa ve “siesta” (öğle uykusu)’na devam edebiliyorlarsa bu emeğin biçimlenişindeki erdemde saklıdır diyorum. O erdeme çok şey borçlular!
İşte ‘İşçi Sınıfı’nın kazanımlarını önde tutan, proletaryanın birleşik bir cephede örgütlenmesini arzu eden ve bu temelde internette dahil yayın yapan ve Türkiye Devrimci (Sosyalist) Hareketi’ne legal/illegal bütün oluşumlara: yazılı ve görsel alanda bulunan bütün platformlara da destek vermeye devam edeceğim.
Dünya ölçütünde anti-faşist, anti-kapitalist ve anti-emperyalist oluşumlar yanında Türkiye’de de anti-AKP’ci olan bütün ilerici unsurlar dostumdur. Diline, ırkına, mezhebine ve dinine bakmıyorum. Temelinde insanı taşıyan herkesle ortak paydada mücadelede yanında olmayı amaç edinmekteyi(z)m ki, Yeraltından Notlar!’ artık kolektif bir sayfa haline dönüşmeye başlamıştır, buda sanırım diyalektiğin kanunlarından kaynaklanmaktadır.
Bundan dolayı yarın İstanbul’da hem de Yeraltından Notlar’ın üst beyin sitesi olan ve aynı adı taşıyan Halkın Günlüğü sayfasında TKP’ye en sert eleştirisi olan ben -27 Kasım, Cumartesi, Saat 19.00’da- İstanbul Abdi İpekçi Spor Salonu'nda gerçekleştirilecek olan TKP'nin 90. yıl kutlamasına katılmayı devrimci bir görev buluyorum!
Ama her halükarda suni dengeyi bozmak için: “Sürekli emperyalist işgale, sürekli faşizme karşı, sürekli devrimci durum, sürekli silahlı mücadele!” demekten de kendimi alı koyamıyorum.
» Benzer yazılar:
Toplumsal zorunluluklar ve TKP
TKP ve 90. yıl üzerine
TKP bölündü
2 yorum:
söylediklerin hiç tutarlı değil.
yazında da belirttiğin türkiyedeki sosyalist grupların çoğuncada kabul edilen bir kaç şey var .
1- şu anda TKP adını burjuvazinin yasaları çerçevesinde "gasp eden" SİP tarihsel bir utanmazlık içindedir.
2- SİP, UKKTH gibi Leninizmin temel noktalarından birini açıktan reddetmetedir.
3- Leninist parti modelini açıktan söylemesede pratiği ile reddetmektedir.
4- Kemalizmi savunmakta sosyalist safların içine sızması için çaba göstermektedir.
tüm bunları yapan bir parti'nin sahte yıldönümü kutlamalarına katılmak yaptığı utanmazlığı onaylamak değildirde nedir?
"sürekli faşizm, sürekli devrimci durum, sürekli silahlı mücadele!" ise apayrı teorik hatalar. türkiyedeki pek çok grubun kafasındaki karışıklıklar bir ifade biçimi.
Hoş geldin ismini vermeyen seyirci
Söylediklerimin tutarlı olup olmadığı noktasını süreç belirleyecek, çünkü süreç AKP muhalifliğinin de çok ötesinede geçmek zorunda.
TKP ile ilgili söylediklerim yazının içerisinde TKP üzerine yazdığım ve link verdiğim sayfadan okuyabilirsin, ayrıca bugün için TKP Kemalizm’i değil Cumhuriyet olgusunu savunmaktadır (en azından benim gördüğüm) çünkü Cumhuriyet olgusunun bugün için emperyalizme karşı duruşla eş değer olduğunu belirtmeme gerek var mı?
UKKTH’ya gelince UKKTH’nın yerine, emperyalizmin şefleri CIA masalarında sınırları, çizgileri hatta ulusların adlarını belirliyorlar. O yüzden UKKTH’nı yeniden irdelemek gerekir, emperyalizmle yatağa girmek için can atan bir toplumun kendi kaderini tayin etmesi oldukça saflık olur sanırım, ki bugün bayrağında ilericiliği simgesel olarak taşıyan ama temelde ırkçı-şovenist ve gerici bir akımın UKKTH’nı savunmanın tutarsızlığıysa başka bir durum.
Kaldı ki, BDP'nin de etkisiyle sol lafazanlık yapıp BDP ve CHP’nin bir blok kurmasından dem vurmayan hatta alkışlayanları görmekse tuhaf bir durum aslında… Sol, AKP'yi de AKP'nin düzenini de, bu düzene sıraya giren yeni aktörleri de reddederek yol açacak. Sosyalizm her şeyi çözer…
Yorum Gönder