onbeş arkadaş / yoldaş / bunların sen isimlerini aklında tutma fakat. 28 Kânunisânî’yi unutma!”
(Nâzım Hikmet)
Efendim konu Aksiyon dergisinde
geçiyor.
Şöyle ki, konu var olan TKP
dışında ikinci bir TKP’nin kurulma aşaması. Ürün Dergisi böylesi bir oluşum
içerisinde şuanda. Aksiyon dergisi de kara kutu diye geçmiş haberi, yazının
giriş bölümünde de şu cümle var: "Geleneksel TKP çevreleri partinin
ulusalcılıkla özdeş hâle gelmesinden rahatsız. Bu yüzden Türkiye Komünist
Partisi’ni yeniden kurmaya karar verdiler. Program ve tüzük çalışmaları son
aşamaya geldi. Parti kurulursa nur topu gibi iki adet TKP’miz olacak" demiş Aksiyon
dergisinden Erkan Acar imzalı yazıda, dergi anladığım kadarıyla Suphi’den Bilen’e Gelenek Yaşıyor Girişimi (SBGYG) sözcüsü Onur Balcı’nın dertlerini de dinlemiş,
gerçekten böyleyse içler açısı bi’durumla karşı karşıyayız kanımca, röportaj
verecek başka dergi mi kalmadı diye sorarlar ya(?) neyse.
Aksiyoncuların (özellikle de
burada referansımız Zaman gazetesi olmalıdır, yalan ve iftira habercilik
dalında ödülle layık görülmeleri gerekir ki) sonuçta bu dergi tatmin olmak için
mutluluğunu yazıya yansıtmış ve pek sevinmiş(ler). Ne de olsa Türkiye’de gerçek
anlamda güçlü bir sol muhalefet yok, bırakın solu – sağda da yok hepsini bir
potada erittiler liboşlarla birlikte ve sosyalist-solu temsil eden bir ‘Sol’da
ikinci bir TKP’nin mevcut olmasıyla kafa karışıklığının daha da artırılmasından
ve bölünmesinden dolayı büyük bir mutluluk var. Analarına söv ama bu cenaha
kesinlikle “Komünist” kelimesinden söz etme, öcü gibi bi’şey komünizm ya da
komünistlik. Zaten Nabi Yağcı denen zat Taraf gazetesinde iradesini beyan
ediyor, üstelik Türkiye Komünist Partisi’nin bütün değerlerini ayaklar altına
almayı amaçlayan bir rezalet yaşarcasına yapıyor bunu.
Aksiyon dergisi de adı gibi
aksiyona düşkün, tıpkı hoca efendileri gibi onlarda aksiyon yaratıyor
kendilerince, tıpkı hıyar ve tuz misalinde de olduğu gibi, kim bilebilir
ağlamak ve direktif vermek dışında belki de vakit bulup Pensilvanya’da oturduğu yerde bol bol Hollywood filmi de izliyordur. Netice
de 10 yılı aşkın bir süredir oradadır ve eminim İngilizcesi Suudi Arapistan’a
girmesi yasak olan hoca efendinin Arapçasını da geçmiştir. Hakikaten Arapça
biliyor mudur diye de şuan sorular soruyorum(!) kendime?
Öyle ya olasılılıklar arasındadır, müritleri de hoca efendilerinin
aksiyonu çok sevdiğini bildiği için işte böyle haberler yapıyor olamaz mı?
Bence olabilir, 12 Eylül darbesinden ta şu güne sergilemiş oldukları politikalarına
ve pratikliliklerine bakın derim, her ayak var ve her bokta inanın beklenir bunlardan. Ben
bunlara “Siyasi orospu çocukları” diyorum, dini kullanırlar ve liberalizm maşalarıdır,
özetle şikâyet ettiği her ne halt varsa onu kullanırlar, bu bir gün elit kesim
olur diğer gün burjuvazi, diğer gün futbol, bugün ise solun devrimci geleneğidir. İşlerine
geldiği ve çıkarlarına uygun her halt yiyeni “Hazretleri” yaparlar. Yani
siyasetin inciğini cinciğini bilirler, her taşın altından çıkmaya müsaitlerdir
ve ona göre de şekil alırlar, bu cenabı Allah’ın kendilerine bir mükâfatıdır kanımca.
Allah bi’bunları sever, dünya bunlar üzerine kuruludur izlenimi verirler.
Duayla başlar, duayla bitirirler sözlerini: Euzibillahi şeytanirracim…
Bismillahirrrahmaniarrahim!
TKP’li olma kültürü
Kabul ediyorum TKP beni her
zaman zorlamıştır, bu ne Aksiyoncuların anladığı anlamda ne de TKP’yi yabanıl
görmekle alakalı, aksine günümüzde aydınlanmanın unsuru olmasından dolayıdır bu,
zaten daha önce Devrimci Halkın Birliği dergisinde yayımlanan “Menşevikliğin hızlı kokusu ve TKP’de Menşevikliğin hortlaması” başlıklı yazım içinde geçerli bu, 27 Kasım 2011 tarihinde katıldığım
TKP’nin 90. yıl gecesi için yazdığım "Suni dengeyi bozmak için" de.
Bildim bileli eski adı Sosyalist
İktidar Partisi (SİP) iken de, bugün legal alanda faaliyet yürüten Türkiye
Komünist Partisi (TKP) adıyla da TKP’yi parti yerine koyanlara karşı “Aydınlanma
Hareketi” olarak TKP’yi görmemden kaynaklıdır. Kaldı ki, TKP üyesi olmayan biri olarak, son 4-5 yıldır bu “Aydınlanma Hareketi” artık partileşme sürecine
girmiştir ve artık TKP, (elbette bu tartışmaya açık bir konudur) bir “Parti”
övgüsünü hak etmektedir.
Tartışmadan kastım son birkaç
yıldır TKP adıyla birkaç bileşen ortaya çıktı, hepside Mustafa Suphi yoldaşın
geleneğini savunuyor ve O’nun mirasçısı olduğunu iddia ediyor. Şuan ki legal
TKP ve SBGYG dışında bildiğim kadarıyla iki (2) TKP girişimi daha var. Bu arada 1920 TKP’sini dergi çevresi olarak
mirasını savunan ve bir ara İstanbul’dayken bürolarını tıpkı Ürün Dergisi gibi arada bir ziyaret ettiğim Savaş Yolu Dergisi vardı, onlarda TKP’nin şanlı geleneğini savunuyor.
Zira legal ve/ya da illegal
Türkiye Devrimci Hareketi’nin bütün ilerici unsurları kendilerine 1920 TKP
Geleneği’ni ve Mustafa Suphi önderliğini zaten rehber görür ve bu kültüre değer
olarak sahip çıkar.
Gelecek kızıl
Malum Sovyetler Birliği (SB) artık
yok, SB olsa da olmasa da anti-komünizm bütün dünyaya artık derinden kanat
germiş durumda, örneğin emperyalist bir savaş aygıtı olan NATO halen
lağvedilmedi, emperyalistler ve Amerikan çıkarları doğrultusunda aktif rol
oynuyor. Öyle ki, ulus devlet sınırları bağlamında biçimler ve tanımlar
değişiyor artık. Durumun zorluğu ortada artık, emperyalizm ve emperyalist
saldırının temelleri sınırsız sömürüye dayanıyor ve buna bağlı. Elindeki fazla
ürünlerin satılmasından, ucuz ham madde ve iş gücü elde edilmesi gerekliliğine
kadar pek çok konuda sistemin ürettiği bir sonuca bağlanıyor. Yani kendi ülkesi
ve sınırları dışında sorunsuz tüketime endeksli, yani bunu gerçekleştirmek için
elindeki bütün imkânları kullanıyor. Çizgileri çiziyor, sınırları değiştiriyor,
isimler veriyor, ülke adlarını değiştiriyor ve haritalara bölüyor.
Bugün sınıf savaşı, yani siyasi
savaş bizim isteklerimiz doğrultusunda yürümüyor. Örneğin uzaklara 16-17
Haziran işçi eylemlerine, Zonguldak madden işçilerinin şanlı direnişine gitmek
gerekmiyor, bakın TEKEL Direnişi, kabul etmek gerekir TEKEL Direnişi’ne ivme
kazandırmıştır Türkiye’nin sosyalist solcuları ama gerisi yoktur. Belki de
tıpkı yukarıda örnek verdiğim direnişler gibi 10 yıl sonra TEKEL işçileri için
tekrardan övgüler dizilecek ve kitaplar yazılacak. Yazılmalıdır da.
Yarın toplumsal zorunluluklar
karşısında çıkacak olan bir kriz karşısında elbette ne bugünün ne de yarın
kapitalist ağa babaları ve patronlar duracaktır, duramazlarda. Kapitalizm zaten
başlı başına bir krizdir, buna ne AKP’nin orta çağ din demokrasisi karşı
koyabilir ne de diğer emperyal güç odakları.
İşte öncesinde ya da sonrasında
ve/ya da kriz anlarında Marksist-Leninist görüş çizgisi temelinde bir ülkede
bir tek “Komünist Partisi” olur, fazlası olmaz. Bir ülke de iki ya da daha
fazla “Komünist Parti”nin varlığı ancak ve ancak proleter sınıfın çıkarlarını
ve kazanımlarını burjuvaziye teslim etmek olur.
O yüzden ikinci bir “Parti”
TKP’lilerin görevi olmamalıdır, kaldı ki hiçbir heyecanı da yoktur. Zira
böylesi bir süreci önemsememe rağmen heyecan vermiyor bu tür girişimler. Suni
dengeyi bozmak için işçi sınıfının öncü kollunu, ilerici ve devrimci güçlerini
örgütlemek ve birleştirmek daha zorunlu, önemlidir ve hayatidir.
Söylemek istediğim işçi
sınıfının iktidarını ve sosyalizmi kurmak, hedeflemek ama onun yedeğine
düşmemek gerekiyor. Yani işleri karıştıran bir parti değil, ülke çapında 1920
yılından itibaren TKP’den TİP’e kadar uzanan tarihsel politik çizgide
anti-komünist çizgide mücadele edenlere karşı birleşik bir mücadeleyi örgütlemek
olmalıdır. Sol içinde bu kadar çok ayrışmalardan sonra en azından benim
temennim bu.
Sosyalizm kazanacak!
Not: Bakın kaç tane TKP var, belki ne demek istediğimi anlarsınız ve hak verirsiniz?
TKP
Not: Bakın kaç tane TKP var, belki ne demek istediğimi anlarsınız ve hak verirsiniz?
TKP
TKP 1920
TKP Atılım
TKP.Net
t-k-p.net
2 yorum:
Merakla okudum yazıyı. Ama şöyle değilmidir ki? Gerçekleri bilenlerin sadece bir tercihi vardır. Yani bu ayrım, bu gruplaşma kime fayda sağlıyor? Bu işin doğrusu da zaten, bölenler de işbirlikçi gerçeğini gösteriyor bizlere. Aferin onlara !
suni denge felan çok karışmış yazı,TKP tarihinde hiçbir zaman suni dengeyi bozalım demedi çünkü suni denge tanımı sınıf savaşımının reddşi olmasada sınıfların üstünü örten marksizm öncesi bir politikadır, TKP geleneksel komünist partidir ve TKP'nin bozacağı şey kapitalizmin,emperyalizmin çarkıdır yazın iyi niyetli güzel ama komik yani TKP'liler için çok basit seviyede kalıyor
Yorum Gönder