29 Kasım 2010 Pazartesi

TKP ve 90. yıl üzerine

Türkiye Komünist Partisi (TKP), 27 Kasım / Cumartesi günü İstanbul – Abdi İpekçi Spor Salonu’nda 'Hiç boyun eğer mi insan' başlığı altında TKP'nin 90. yılı etkinliğini gerçekleştirdi...

Daha önce şurada ‘Suni dengeyi bozmak için’ başlıklı yazıda da belirttiğim üzere 'TKP’nin 90. yıl kutlamaları'na katılacağımı belirtmiştim, benim için 24 saatlik bekleyişti bu yüzden hep birlikte gidip, geldik. Güzel oldu, TKP’li dostlar yol boyunca kolektif bir ruhla türküler ve marşlar okudular, yiyecek ve içeceklerini tanımadıkları insanlarla paylaştılar. Aynı ruh salona da hakimdi… Zira katılımcılarla birlikte, organizasyonu büyük bir disiplinlikle gerçekleştiren partililerin heyecanını da katmak gerekiyor buna. TKP kurucusu Mustafa Suphi, Nâzım Hikmet, Deniz Gezmiş gibi Türkiye Sosyalist Hareketi’nin önemli isimlerinin dev posterleri salonun girişinde bulunuyordu, anlamlı bir görüntüydü. Salonda ise, parti bayraklarının yanında kararlılık ve kitlelerin disiplini ön plandaydı.

Daha önce gerçekleştirilmemiş ve dört saati bulan bir etkinlikti. Her ne kadar biz gecikmeli olarak salona girsek de pek bir şeyi kaçırmadık diyebilirim. Tiyatrosal etkinlikleri pek beğendim, şiir ve müzik dinletilerini de, ayrıca partili konuşmacıların ‘Devrimci ve sosyalist birleşik bir cephe’nin örülmesine yapılan vurguda oldukça önemliydi. Sanatın diliyle anlatılan bir öyküydü 90. yıl etkinlikleri. Güncel siyasal gelişmeler, cepheleşme çağrısı ve 90. yıl tezlerinin ele alındığı ve dağıtılan ‘90. yıl tezleri’ broşürleriyle, sınıf mücadelesinin görevlerine vurgu yapılıyordu, tespitler oldukça olumluydu... Özetle TKP, (SİP sürecinden) TKP’ye olan evirilme sürecine (yani 2010 yılı) olan zamana kadar, kendini yeniden gözden geçirmiş, tam da düşündüğüm gibi Kemalist eleştiriyle birlikte, Cumhuriyet olgusuna bugün neden sahip çıkılması gerektiğine dair ciddi değişikliklerin / tahlillerin kavranmasını yapmıştı ve kanımca bu vurgu olumluydu. Zira, bu tabir yerindeyse Mao’nun deyimiyle ‘2000 fersah yolu kat etmek için, oturduğun yerden doğrulman yolu yarılama anlamına gelir’ sözünü anımsattı bende…

Burada altını çizmek istediğim şey, etkinlik dönüşü O. arkadaşla (burada kişi isminin sadece baş harfinin verilmesi -ilegallitiden çok- kişiye saygıdan dolayıdır) yüzeysel konuşmalarımız-tartışmalarımız ve sohbetlerimiz boyunca Kemalizm tartışmamızda ana unsur İbrahim Kaypakkaya’nın Kemalizm’e dair eleştirileri Deniz Gezmiş ve Mahir Çayan nezdinde ana hatları (koşullardan dolayı yetersiz de olsa) üzerinden olmuştu, bu yüzden altını çizmek istediğim şey, Öcalan’ın Kenya’da CIA ve MOSAD işbirliğiyle ele geçirilmesinden sonra ilk tahlilleri ‘Kemalizm’in yeniden tanımlanması’ hatta (hatırladığım kadarıyla) ‘M. Kemal’in eli öpülecek biri’ olduğuna dair yazılarına da vurgu yapmak ve 1991-’92 sürecine baktığımızda (92–93 Newroz’unda ateşkes kararı alan ve bayrağından orak-çekici ile birlikte Marksizm’i terk eden PKK’nin) ve BDP’nin bugün için CHP ile ‘Sol blok’ çağırı ya da bunu bile dillendirmesi, düşünüldüğünde Öcalan’dan daha da ileride olduklarını hem düşündürdü hem de bunun yanında 'TKP Kemalisttir' sözünün altı doldurulmayan bir kara çalma olduğunu gösterdi. Çünkü böylesi bir izlenime kapılmadım, hatta Öcalan'ın son tahlillerinin bazen o methiyeler dizdiği AKP politikalarına bazen de ‘AKP, Hizbullah’ın resmi biçimidir’ gelgitlerine karşın daha tutarlı daha sağlıklı olduğunu söylemek gerekiyor.

***
Emperyal politikalara ver yansın eden, sızlanan bir yandan da Kürtleri kast ederek ‘Bizim içimize milliyetçi unsurları İsrailliler sokmuştur’ tespitini unutup, ‘Amerika’da İsrail’de ortak düşmanımız Türkiye’ye karşı bizimle işbirliği yapmalıdır’ sözünü dillendiren Murat Karayılan ve Öcalan’a rağmen, TKP'nin 90. yıl çıkışı Marksist’tir.

Son olarak bütün bu çıkmazlara rağmen Marksizm ve Leninizm’in bilimsel ve o yüce ideolojisi, Türkiye’nin bağımsızlığının ne kadar önemli olduğunu, Türkiye devrimcilerinin biricik hedefinin ‘Bağımsızlık mücadelesi’ olduğunu göstermiştir…

Bağımsız ve sosyalist bir Türkiye için Kürtlerin ortak ve gönüllü birlikteliği Türkleri, Türklerin samimi ve devrimci bağımsızlık mücadeleleri de, Kürtleri özgürleştirecektir… Sosyalizm bir zorunluluktur, sosyalizm bunu emrediyor. . Lenin'in 'Öncü Parti' teorisiyse şuan için hiç bir şekilde legalizm ve illegallizm kanadıyla uyuşmuyor, uyuşmuyor ama kim bilebilir (?) TKP'nin 'Cepheleşme çağrısı' belki o 'Öncü Parti'yi yaratmada 2000 fersah yolu kat etmekte yolun yarısını ifade ediyor da olabilir...


Bunu süreç belirleyecek!

Yine de sıkca dillendirilen TKP’nin, komünist olma, parti içinde parti politikalarıyla yoğrulma, partinin döl yatağına düşme, mayalanma ve yeniden doğma ve böylece 'İşçi sınıfı davası'na sonuna kadar bağlı kişilikli bir devrimci olma ve (bazılarına rağmen bunun aksini gizli veya açık yapmakta direndiyse de, artık) geldiği yere, eski mayasına, döl yatağına dönmesi de doğallığıyla birlikte diyalektiktir diyebilirim.


Sonuç:

Güzeldi, olumluydu, sosyalist sol açısından önemliydi!


TKP’li dostları hem disiplinliklerinden dolayı hem de emeklerinden dolayı kutlamak gerekiyor..

Bu yüzden bir teşekkürü hak ediyorlar!

Not: Meraklılar TKP’nin 90. yıl tezleri'ni buradan PDF olarak okuyabilirler.
» Benzer yazılar:
TKP bölündü 

5 yorum:

Adsız dedi ki...

Bugun gu TKP nin mustafa suphi yoldasin kurdugu TKP ile arasinda daglar kadar fsrk vardir. Bugun ku TKP marksisit leninist degil reformisttir. Mustafa suphi ve yoldaslari fasist kemalizm tafafindan katledildikten sonra kemalizmin kuyguruna yapispis ve reformizm batagina batmistir. Mustafa suphi yoldasin kurdugu TKP ibrahim kaypakkaya tarafindan 50 yil suskunluktan sonra gercek marksisit leninist niteligini kazanmistir. Yani TKP/ML olmustur ve kuruldugu gunden itibaren illegal faaliyet yurutmustur ve halk savasi nezninde yurutmeye devam etmektedir.

Adsız dedi ki...

Yazıyla ilgili yapılan yorumdaki düzeysiz ve cevap vermeye gerek dahi olmayan karalamaları bir tarafa bırakırsak, bir yanlışlığı düzeltmek gerekiyor. İbo'nun önderliğindeki TKP/ML (Maoizm'in Marksizm Leninizm'in devamı mıdır yoksa ondan bir sapma mıdır tartışmasına girmeden söylersek) Marksist Leninist'ten öte Maoist'tir. ML ek adını alması Marksizm Leninizm'e gerçekten 'onların' sahip çıktığı iddiasıyla birlikte ama ondan ziyade o dönemde Sovyetler çizgisinde siyaset yapan TKP'yle kendilerini ayırmak için kullanılmıştır. Nitekim günümüzde TKP/ML bu adı almayı bırakmış ve MKP (Maoist Komünist Parti) adını almıştır.

Yeraltından Notlar dedi ki...

Adsız,
TKP’nin o gün ve o şartlarda Kemalizm’i savunması söz konusu değildir, Mustafa Suphi ve yoldaşları “Bağımsızlık Savaşı’nı bir Kurtuluş Savaşı olarak görmüşlerdir ve o gün ki çizgileri doğrudur… Zira aynı desteği Lenin öncülüğünde ki SSCB’de vermiştir, (yoksa Lenin’de mi Kemalist’tir gibi ironik bir soru çıkar karşımıza) ki Kurtuluş Savaşı başlı başına farklı bir savaştır ve M. Kemal’in çizgisi de zaten doğuya kaymıştır.

Şimdi…

O dönemin şartlarını ve ülkenin içinde bulunduğu konjonktür etkenini göz önüne alarak yorumlayalım süreci. Özet: TKP o dönemler için legaldir ve M. Kemal’in desteğini görmektedir…

Neden: SSCB’nin Türkiye’ye destek vermesini sağlamaktır…

Sonuç: Sovyetler, Türkiye’yi mazlum ve ezilen bir ülke gördüğü için koşulsuz destek vermiştir, bu destek hem parasal hem de askeri yöndendir. Ve Türkiye emperyal işgal karşısında Sovyetlerin, eşkıyaların kısaca Anadolu’daki bütün halk katmanlarından gelen destekle (tarih içindeki işbirlikçileri katmasak) Kurtuluş Savaşı (KS)’nı vermiş ve genç bir cumhuriyet olarak kuruluşunu ve bağımsızlığını ilan etmiştir…

Ve.. Mustafa Suphi ile birlikte yoldaşları Karadeniz’de katledilmişlerdir. Katili Yahya Kahya’dır, emri Topal Osman’dan almıştır, Topal Osman Atatürk’ün tetikçisi ve sağ kolu konumundadır. Ayrıca Yahya Kahya denen katil, KS’ından önce eski Çete lideri olan Topal Osman tarafından ortalıkta çok konuştuğu için susturulmuştur… Topal Osman’ın akıbetiyse tıpkı Yahya Kahya gibi olmuş, Atatürk tarafından (ayrıntıya girmeye fazla gerek duymuyorum) gönderilen askerlerce öldürülmüştür…

Bu ayrımı yapmanı isterdim, nedeniyse kimsenin M. Kemal’in çıkarları için giriştiği ilişki ağını meşrulaştırma derdim yok. Bu yüzden “Suni dengeyi bozmak için..” başlıklı yazımı okusaydın bunu daha net görebilirdin.

Yeraltından Notlar dedi ki...

Zed,
“…TKP/ML (Maoizm'in Marksizm Leninizm'in devamı mıdır yoksa ondan bir sapma mıdır tartışmasına girmeden söylersek)” diyerek zaten bir tartışma açmışsın… İbrahim Kaypakkaya ve TKP/ML sürecinden sonra TKP/ML Hareketi birçok fraksiyona bölünmüştür bunu bilmen gerekirdi, yani bu sadece MKP ile sınırlı değildir. TDH içerisine bakarsan Kaypakkaya geleneğini savunan oluşumları görebilirsin.

Adsız dedi ki...

Marksist leninist muhalefet partisi,mao cu bağımsızlık çelişkisi, üniversite dışında cümle örgütlü insanı bulunmayan bir sosyalist parti,modernist-kemalist düzen partilerine sınıfsal bakamayan AKP yi sınıftan değil aydınlanmacılığıyla-öz gericiliğiyle-devletçiliğiyle chp gibi dinci likten vurma...umarım tkp büro altında sizlerede özel kafelerinde 1 liradan çay içirmemişlerdir.eskidende denildiği gibi iktidar size yakışır SİP li arkadaşlar.