Gezi direnişi, bir doğa koruma eylemi olarak başlayıp Türkiye’nin her yerine yayıldı; giderek büyük bir hak ve özgürlükler hareketine dönüştü. Gençler, dünyaya ilham vererek yeryüzünün çocukları oldular.
Her kesimden ve her sınıftan gençler Taksim’e ve Gezi’ye aktı. Günler ve gecelerce kendilerini ifade etmenin, özgürlüklerini gerçekleştirmenin en güzel ve yaratıcı yollarını buldular. Tamamen örgütsüz bir kitle, en ufak bir olumsuzluğa izin vermeden, benzeri görülmemiş bir eşitlikçi ruh ve dayanışma anlayışı geliştirdi. Tabi ki devrimcilerin öncülüğünde. Fakat asıl en önemlisi birbirini tanımayan ve birbirlerinden farklı düşünen, farklı yaşayan bu insanlar saygıyı, nezaketi, sevgiyi, gülümsemeyi, neşeyi birbirlerinden esirgemediler. Gezi Parkı’nı özgürlüklerin egemen olduğu bir ütopya adasına dönüştürdüler. Polis, çekildikten sonra Taksim ve Gezi Parkı 12 gün boyunca görkemli gösterilere sahne oldu. Meydan hep kalabalıkları ve eylemcilerin neşe, sevinç ve umutlarını ağırladı.
Hayatımda ilk kez doğru bir yerdeydim. |
Taksim sahnesi
Atatürk Kültür Merkezi (AKM)’nin Taksim Meydanı’na hâkim geniş cephesi, 1 Haziran’da yüz binler Taksim’e aktığında bir gösterene dönüştü: Flamalar, bayraklar, posterler ve pankartlarla süslendi. Binanın muazzam büyüklükteki cephesi, Gezi olaylarını özetleyen, anlatan, yansıtan bir sahne haline geldi. Yıktırılma niyetiyle daha önceden boşaltılmış olan AKM binası da 12 gün boyunca göstericilerin elinde kaldı.
Yeni zamanlara hoş geldiniz
Hareketin büyümesinde ve yayılmasında sosyal medyanın önemli bir rolü olmuştu. Medyanın olaylar karşısındaki suskunluğu, bilgisayar ve akıllı telefon kullanıcısı yeni kuşağı Twitter, Facebook gibi ağlardan haber almaya ve iletişime yöneltti. Taksim Meydanı’nın polisçe boşaltıldığı 11 Haziran akşamı Gezi Parkı’na sığınan gençler, polis müdahalesinin en yoğun olduğu bu anlarda bile gelişmeleri izlemekten, arkadaşlarını bilgilendirmekten vazgeçmediler.
Her görüşten insanlar Gezi Parkı direnişine katıldı. Bunun en çarpıcı görüntülerinden biri, polisin Taksim Meydanı’nı boşaltmak için 11 Haziran’da başlattığı müdahale sırasında yaşandı. Meydandaki kalabalığa yönelen bir TOMA’yı (Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı) elinde Türk bayrağı bulunan bir genç durdurmaya çalışıyordu. TOMA’dan sıkılan suyla yere yıkılmak üzereyken BDP bayrağı taşıyan bir kişi onu elinden tutup götürdü. Tam o sırada, ülkücü bir yurttaş bozkurt işareti yaparak onlara destek oluyordu.
Erdoğan’ın Ankara mitingindeki açıklamalarının hemen ardından, 15 Haziran akşamı polis bu kez Gezi Parkı’nı boşaltmak üzere harekete geçti. Bir yandan yoğun biber gazı kullanılırken, TOMA’lar da su sıkarak Gezi Parkı’nı korumaya çalışan göstericileri dağıtmaya çalıştı. Bazı göstericiler İstiklal Caddesi’nde bedenlerini siper ederek TOMA’ları durdurmaya çalıştılar.
Biber gazı sık bakalım