19 Ocak 2022 Çarşamba

Barbudos'lar

Fidel Castro, 20. yüzyılın en iyi bilinen sakallarından birine sahipti. Ancak Küba liderinin sakalı, stil tercihinden daha fazlasını ima ediyordu; aynı zamanda O'nun Küba'sına bir övgüydü bu. Ocak 1959’da bir Amerikan gazetesinin belirttiği gibi, Castro’nun isyancıları iktidarı ele geçirdikten kısa bir süre sonra, bu adamların vahşi doğada bir gerilla savaşı verirken sakallarını uzatmaktan başka seçenekleri yoktu. Batista'nın ordusu onlardan “Sakallı” anlamına gelen “Barbudos” olarak söz etti ve sakalın kendisi o dönemin Batista Küba’sında vurulmanız için yeterliydi.

Sakal, bir meydan okuma işareti olmasının yanı sıra, Castro'ya zaman ve tıraş masrafından tasarruf etmenin yanında bazı pratik avantajlar da sağladı. "Bir casusun aramıza sızabilmesi için aylar öncesinden hazırlanmaya başlaması gerekiyordu altı aylık bir sakal uzatması gerekiyordu", diyordu.

Castro, gür bıyıklarını koruyarak, serseri mitosuyla ve proletaryanın devrimci unsurlarıyla bir bağlantı sürdürmeyi başardı. Fidel şüphesiz bunun öncüsüydü ama Che’nin varlığı ve Camilo Cienfuegos manşetlerde yer alan sessizliği isyancı savaşçıyı sembolize ederken bunun birer simgesi oldu.
Yeni kurtarıcı, sakallı adamlarıyla çevrili Fidel Castro, Küba tarihinde yeni bir dönemin başlangıcını simgeleyen zafer yürüyüşüyle ​​Küba başkentinin geniş caddelerinde geçit töreninde, 1959.
Devrimin ilk on yıllarında sakal sahibi olmanın genellikle daha pragmatik bir yönü daha vardı; iki ucu keskin jiletlerin olmaması. Küba, emperyalist Gillette'in yokluğunu, Çekoslovakya'da ekspres siparişle yapılan çok “Vatansever” olanlarla, ambalajlarındaki Venceremos markasıyla tamamladı. Bir de Sovyetler’in adayı Sputnik bıçaklarıyla. Elbette 1993'e kadar, Castro doların kullanımını suç olmaktan çıkarınca, döviz depoları ve modern tıraş bıçakları da geldi. Yine de bir tıraş makinesine 20 ABD dolarından fazla harcamaya istekli görünmüyor kimse, özellikle de Fidel sonrası gençler.

Bugünün dünyasında özelliklede İslami ülkelerde ve yine çeşitli ABD'li muhafazakarlarında ise sakal tamamen farklı bir şey başarıyor gibi dursa da (belki birkaç istisna dışında) ama genelde -sakal- her zaman kalitesiz, şaşırtıcı veya tamamen esrarengiz görünmeyi beceremiyor.

Lanet olsun; siyasal İslamcıları bir kenara bırakalım. Fidel, 1959'da CBS'den Edward Murrow ile röportajda ülkesine (ve dünyaya) sosyal adalet gelene kadar sakallarını kesmeyeceğini söylüyordu. Kesmedi de. Barbudos’lar bilindiği gibi içki içmediler, barbar değildiler, azizler gibi hareket ettiler. Bırakın Havana'yı dünyanın herhangi bir yerinde hiçbir ordu böyle davranmamıştı.

O gün, bu gündür sakal Kübalı devrimcilerin birer simgesidir.
Vive la Barbudos!
» Benzer yazılar: 

Hiç yorum yok: