16 Eylül 2012 Pazar

Ortadoğu’da ki Müslüman kediler

Emperyalizm tarafından “Arap Baharı” olarak adlandırılan heyula üzerinden uzun bir zaman geçti. Suriye’yi abluka altına alalım derken birden bire İslam karşıtı bir filmin internet de dolaşıma çıkmasının ardından yine Mısır’la başlayıp Libya’ya oradan da Yemen’e, Lübnan ve birçok Arap ülkesine yayılan protesto eylemleri başladı.

Bu konuya başka bir yazı da değineceğim.

Ortadoğu’da Tunus’la başlayan ve Mısır, Libya’yı da içine alan süreçte görüldük ki, devrilenlerin yerine seçimlerle gelenlerin bir belirleyiciliği yok, orada inisiyatifin başlı başına emperyalizmin elinde olduğunu bir kez daha gördük. Ancak bugün bunu görmek istemeyen solcular, sosyalistler var. Öyle ya bunlar, emperyalizmin Suriye’ye müdahalesini de meşru görüyorlar.

Oysa Ortadoğu’da Müslümanların emperyalistler tarafından galeyana (genelde bunu çok sık yapıyorlar) gelerek gerçekleştirdikleri katliamlarına da dini motifler ekliyorlar, örnek mi (?) sık sık tekbir getirip huşu içinde saçma sapan - dengesiz hareketler içine giriyorlar. Hayır, söylemek lazım bunlara, moda oldu ya şimdi ünlü ünsüz bütün Twitter kullanıcıları da buna benzer şeyler yapıyorlar, tuvalete gitmelerini, içtikleri meyve sularını, kullandığı su firmasını ve içtiği suyu ve yediği her haltı nasıl orada paylaşıp, twit atmaya benziyorsa, ABD’nin koçbaşı Müslümanları da yedikleri her halt ve boku pislikleriyle yaparken tekbir getiriyorlar.

Halbuki Ortadoğu’daki iktidarların değişmesi halkın kendi özgür ve bağımsız iradesiyle olmadıktan sonra bir anlam teşkil etmiyor. Daha önce de söylemiştim, Ortadoğu’da bugün için değişen tek şey, eski sahiplerle yeni sahiplerin yer değiştirilmesi olayıdır, çünkü Amerika Birleşik Devletleri ve diğer Batı’lı emperyalist ülkeler böyle istiyor.

Öyle ya Mübarek kim, Müslüman Kardeşler kim?

Bir bakalım: Mısır’da cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde de bu böyleydi. 2011 Ocak ayındaki Tahrir eylemlerinde ismi duyulmaya başlanan Mısır’daki Troçkist bir örgüt, Devrimci Sosyalistler (DS), şunu savunuyordu: “Bazen İslamcıların yanında yer alabiliriz ama devletin yanında asla”, “Devrimci Sosyalistlere göre Müslüman Kardeşler ikiyüzlü ve karşı-devrimci olabilir, bunları da gerektiğinde teşhir etmek gerekir. Ancak eski rejim, askerler ve İslamcılar arasında bir seçim yapmak gerekirse ikincisini tercih edilmelidir. Hem (Müslüman Kardeşler ve Selefiler) Mübarek’e karşı gerçekleştirilen “devrim”de yer almışlardır hem de bunlar homojen bir bütün değildir, Müslüman Kardeşler ve Selefilerin saflarındakilerinin bir kısmı sosyalistler tarafından örgütlenebilir.”

E, onlara göre Mübarek’i grevlerle protesto eden işçi sınıfı içerisinde “Sakalı beline de uzanan” işçiler de mevcuttur…

Sonra şöyle diyor Devrimci Sosyalistler, “Müslüman Kardeşler’e ne kadar kızsak da seçimlerden sonra devrimci hareketi güçlendirebilmek için Mursi’yi desteklemekle de kalmayıp oy vermeliyiz” demiştir. Tanıdık geliyor değil mi? Bizde her seçimlerde AKP’yi devrimci bir parti olarak gören sol züppeler var, bunlar sabah akşam Tv’lere çıkıp stratejik- stratejik analizler yapıp boy gösterirler, bugünlerde pek yoklar ama ya seçim dönemlerinde ya da AKP’nin başı derde girdiğinde genelde inlerinden çıkarlar.

Bir de Ortadoğu uzmanlarımız var, mesela Haber Türk kanalı bunu çok yapıyor, denk geliyor bakıyorum valla. Bütün programcılarının zoraki kafalarına monte edilmiş gözlükler, bir elinde kalem düşünüyorum kardeşim pozları ve makyaj kazanına düşmüş allak bullak bir görüntü ve bir gece düzenlenmişte partiye katılıyormuş hissi veren gece elbiseleri, bu silsile içerisinde ahkam kesiyorlar. Söyledikleri hiçbir şeyin de inanın gerçeklikle alakası yok, dezenformasyon habercilik nasıl yapılır ya da bir haberi nasıl maniple edersiniz konusunda belki izlenebilinir ama bunun dışında hakikaten bir bok öğrenemezsiniz bunlardan.

Öğrenen varsa bi’zahmet bilgi versin: Efendim ben şöyle şöyle şunu öğrendim diye.

Onlara bakınca öğreneceğimiz tek şey belki de bu olabilir: “AKP’yi siktir et ama Ortadoğu’yu siktir etme” toplumsal ve iktidar şuursuzluğundan öğrendiğim tek şey.

Bu yüzden TV kutularından çıkıp biraz okumak ve sorgulamak gerekiyor. Tabii okumak deyince de başka bir sorunsalla karşı karşıya kalabiliriz. Mesela her konuda bildiğimizi okuyoruz, onun bunun canına okuyoruz (bunu genelde AKP yapıyor), dua okuyoruz, sürekli göbek möbek atarak şarkılı markılı bir şeyler okuyoruz.

Ama kendimize de bir yol bulmak zorundayız, özellikle de bugünlerde medyanın içinde bulunduğu içler açısı durumunda bunu da okuyarak yapabiliriz.

Neyse konuyu toparlayayım.

Amerika bugünün koşullarında ve bugün için emperyalist bir devlet olarak dünyanın tepesinde istediği her haltı yiyebileceğini sanıyor, Tayyip’te zaten o güce güvenerek Suriye’ye karşı çemkiriyor, dış politikada da yalnız kaldıklarını söylememin bir gereği var mı bilmiyorum ama Amerikan ağzıyla konuşup Clinton’la el şaklatan Davutoğlu denen küçük BOP hergelesi Suriye’de Esad ne zaman yıkılacak diye gün veriyor, ama Esad nedense bir türlü yıkılmıyor, Özgür Suriye Ordusu diye lanse ettikleri hırsızlar ve çapulcu ordusuna akıttıkları tonlarca para da çabası.

Dedik ya mırıldanıyorlar normaldir, netice de Tayyip kliğine Ortadoğu’da biçilen ve verilen misyon bellidir, Müslüman ülkelere zabıtalılık görevi. Görevini yapamadığında da, bas bas bağırıyor ağa babasına: “Sayın Obama size bir çift sözüm var: Mi yaww, mi yaww.”

Her haltı yedikten sonra tekbir getiren Müslüman kedilerin bu mırıldanmaları kesilmeyecek gibi görünüyor.

Şimdilik geçelim, bunlardan duygudaşlık sözcükleri zaten beklemiyoruz.

Sadece not ediyoruz: bilinsin isteriz yazılan her şey onların aleyhine bizim de hanemize yazılmaktadır.

Hiç yorum yok: