Bu konuya başka bir yazı da değineceğim.
Ortadoğu’da
Tunus’la başlayan ve Mısır, Libya’yı da içine alan süreçte görüldük ki,
devrilenlerin yerine seçimlerle gelenlerin bir belirleyiciliği yok, orada
inisiyatifin başlı başına emperyalizmin elinde olduğunu bir kez daha gördük.
Ancak bugün bunu görmek istemeyen solcular, sosyalistler var. Öyle ya bunlar,
emperyalizmin Suriye’ye müdahalesini de meşru görüyorlar.
Oysa
Ortadoğu’da Müslümanların emperyalistler tarafından galeyana (genelde bunu çok sık yapıyorlar)
gelerek gerçekleştirdikleri katliamlarına da dini motifler ekliyorlar, örnek
mi (?) sık sık tekbir getirip huşu içinde saçma sapan - dengesiz hareketler içine giriyorlar. Hayır, söylemek lazım bunlara, moda oldu ya şimdi ünlü ünsüz bütün
Twitter kullanıcıları da buna benzer şeyler yapıyorlar, tuvalete gitmelerini, içtikleri meyve sularını,
kullandığı su firmasını ve içtiği suyu ve yediği her haltı nasıl orada paylaşıp,
twit atmaya benziyorsa, ABD’nin koçbaşı Müslümanları da yedikleri her halt ve
boku pislikleriyle yaparken tekbir getiriyorlar.
Halbuki
Ortadoğu’daki iktidarların değişmesi halkın kendi özgür ve bağımsız iradesiyle olmadıktan
sonra bir anlam teşkil etmiyor. Daha önce de söylemiştim, Ortadoğu’da bugün
için değişen tek şey, eski sahiplerle yeni sahiplerin yer değiştirilmesi
olayıdır, çünkü Amerika Birleşik Devletleri ve diğer Batı’lı emperyalist
ülkeler böyle istiyor.
Öyle
ya Mübarek kim, Müslüman Kardeşler kim?
Bir
bakalım: Mısır’da cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde de bu böyleydi. 2011
Ocak ayındaki Tahrir eylemlerinde ismi duyulmaya başlanan Mısır’daki Troçkist
bir örgüt, Devrimci Sosyalistler (DS),
şunu savunuyordu: “Bazen İslamcıların yanında yer alabiliriz ama devletin
yanında asla”, “Devrimci Sosyalistlere göre Müslüman Kardeşler ikiyüzlü ve
karşı-devrimci olabilir, bunları da gerektiğinde teşhir etmek gerekir. Ancak
eski rejim, askerler ve İslamcılar arasında bir seçim yapmak gerekirse
ikincisini tercih edilmelidir. Hem (Müslüman
Kardeşler ve Selefiler) Mübarek’e karşı gerçekleştirilen “devrim”de yer
almışlardır hem de bunlar homojen bir bütün değildir, Müslüman Kardeşler ve
Selefilerin saflarındakilerinin bir kısmı sosyalistler tarafından
örgütlenebilir.”
E,
onlara göre Mübarek’i grevlerle protesto eden işçi sınıfı içerisinde “Sakalı
beline de uzanan” işçiler de mevcuttur…
Sonra
şöyle diyor Devrimci Sosyalistler, “Müslüman Kardeşler’e ne kadar kızsak da seçimlerden
sonra devrimci hareketi güçlendirebilmek için Mursi’yi desteklemekle de
kalmayıp oy vermeliyiz” demiştir. Tanıdık geliyor değil mi? Bizde her
seçimlerde AKP’yi devrimci bir parti olarak gören sol züppeler var, bunlar
sabah akşam Tv’lere çıkıp stratejik- stratejik analizler yapıp boy gösterirler,
bugünlerde pek yoklar ama ya seçim dönemlerinde ya da AKP’nin başı derde
girdiğinde genelde inlerinden çıkarlar.
Bir
de Ortadoğu uzmanlarımız var, mesela Haber Türk kanalı bunu çok yapıyor, denk
geliyor bakıyorum valla. Bütün programcılarının zoraki kafalarına monte edilmiş
gözlükler, bir elinde kalem düşünüyorum kardeşim pozları ve makyaj kazanına
düşmüş allak bullak bir görüntü ve bir gece düzenlenmişte partiye katılıyormuş
hissi veren gece elbiseleri, bu silsile içerisinde ahkam kesiyorlar.
Söyledikleri hiçbir şeyin de inanın gerçeklikle alakası yok, dezenformasyon
habercilik nasıl yapılır ya da bir haberi nasıl maniple edersiniz konusunda
belki izlenebilinir ama bunun dışında hakikaten bir bok öğrenemezsiniz
bunlardan.
Öğrenen
varsa bi’zahmet bilgi versin: Efendim ben şöyle şöyle şunu öğrendim diye.
Onlara
bakınca öğreneceğimiz tek şey belki de bu olabilir: “AKP’yi siktir et ama
Ortadoğu’yu siktir etme” toplumsal ve iktidar şuursuzluğundan öğrendiğim tek
şey.
Bu
yüzden TV kutularından çıkıp biraz okumak ve sorgulamak gerekiyor. Tabii okumak
deyince de başka bir sorunsalla karşı karşıya kalabiliriz. Mesela her konuda
bildiğimizi okuyoruz, onun bunun canına okuyoruz (bunu genelde AKP yapıyor), dua okuyoruz, sürekli göbek möbek
atarak şarkılı markılı bir şeyler okuyoruz.
Ama
kendimize de bir yol bulmak zorundayız, özellikle de bugünlerde medyanın içinde
bulunduğu içler açısı durumunda bunu da okuyarak yapabiliriz.
Neyse
konuyu toparlayayım.
Amerika
bugünün koşullarında ve bugün için emperyalist bir devlet olarak dünyanın
tepesinde istediği her haltı yiyebileceğini sanıyor, Tayyip’te zaten o güce
güvenerek Suriye’ye karşı çemkiriyor, dış politikada da yalnız kaldıklarını
söylememin bir gereği var mı bilmiyorum ama Amerikan ağzıyla konuşup Clinton’la
el şaklatan Davutoğlu denen küçük BOP hergelesi Suriye’de Esad ne zaman
yıkılacak diye gün veriyor, ama Esad nedense bir türlü yıkılmıyor, Özgür Suriye
Ordusu diye lanse ettikleri hırsızlar ve çapulcu ordusuna akıttıkları tonlarca
para da çabası.
Dedik
ya mırıldanıyorlar normaldir, netice de Tayyip kliğine Ortadoğu’da biçilen ve
verilen misyon bellidir, Müslüman ülkelere zabıtalılık görevi. Görevini
yapamadığında da, bas bas bağırıyor ağa babasına: “Sayın Obama size bir çift
sözüm var: Mi yaww, mi yaww.”
Her
haltı yedikten sonra tekbir getiren Müslüman kedilerin bu mırıldanmaları
kesilmeyecek gibi görünüyor.
Şimdilik
geçelim, bunlardan duygudaşlık
sözcükleri zaten beklemiyoruz.
Sadece not ediyoruz: bilinsin isteriz yazılan her şey onların aleyhine bizim de hanemize yazılmaktadır.
Sadece not ediyoruz: bilinsin isteriz yazılan her şey onların aleyhine bizim de hanemize yazılmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder