(Nâzım
Hikmet)
80
öncesindeki TKP’lilerin çoğunun iyi ya da kötü yorum yapmadığı, bugünlerdeyse
TKP Kurucular Kurulu (daha
önceki adıyla Suphi’den Bilen’e Gelenek Yaşıyor Girişimi - SBGYG)’nin kuruluş açıklaması
yaptığı ve artık iki TKP’nin olduğu günümüzde İsmail Bilen ismi güncelliğini
koruyor, bu bağlamda TKP’nin önderlerinden biri olan İsmail Bilen hakkında
kısada olsa bir bilgi notu olsun istedim bu yazı. Bu yüzden tarihsel olarak
bakıldığında TKP’nin 7 önemli önderlerinden biri olarak öne çıkıyor. Ürün
Dergisi çevresinin ateşle savunduğu, Nâzım Hikmet’in şiirinde isminin geçtiği,
bana göre gizini koruyan biri İsmail Bilen.
Örneğin bazı TKP önderleri, bunlar sırasıyla:
Mustafa Suphi
Dr. Şefik Hüsnü Değmer
Reşat Fuat Baraner
Dr. Hikmet Kıvılcımlı
Zeki Baştımar
İsmail Bilen
Mihri Belli
İsmail Bilen: 1902 Rize doğumludur ve, “Laz İsmail” olarak tanınır. Bundan başka “Marat”, “S. Üstüngel”, “R. Davos” gibi takma isimler de kullanmıştır. Gençliğinde motor-makine kurslarında eğitim gördü ve tersanede çalıştı. Kurtuluş Savaşı’nı destekleyen çeteler içinde faaliyet gösterdi.
1922 yılında TKP’ye üye oldu. Daha sonra Sovyetler Birliği’ne gidip orada 1925 yılında Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi (KUTV)’da okudu. Ülkeye geri döndüğünde TKP adına güney illerinde örgütlenme faaliyetlerinde bulundu. 1927 tevkifatında gıyaben yargılandı, 3 aya mahkum oldu. 1929’da Dr. Hikmet Kıvılcımlı, Ferit Kalmuk ile tutuklandı. (Bu tevkifatta bazı tavırlarından dolayı, Hikmet Kıvılcımlı ile aralarının açıldığı söylenir.) 4 yıl 6 ay 15 gün ceza aldı. 1934’te Sovyetler Birliği’ne gitti ve ölümüne kadar yurtdışında kaldı. Komintern’de çalıştı. Bu yıllarda Stalin’in temizlik hareketine adı karıştı. Her ne kadar bir iddiayla birlikte tartışılsa da Vikipedi gibi, özgür ansiklopedilerde bu bilgi geçmez ama Baytar Cevdet, Baytar Salih Hacıoğulu ve bir grup Türk komünistinin ölüm ve sürgün olaylarından sorumlu tutulur.
1960 sonrası önce TKP Merkez Komite üyesi, sonrada Genel Sekreter Zeki Baştımar’ın ölümüyle 1973’te TKP Genel Sekreteri oldu. “Ürün” ve “TKP Merkez Komitesi Yayın Organı Atılım Dergisi”nde yazılar yazdı. Ulusal Demokratik Cephe (UDC) tezlerini geliştirerek ulusal-demokratik güçler adını verdiği CHP ve solundaki güçlerle eylem ve cephe birliği politikasını savundu.
“Savaş Yolu”, “Günümüzdeki TKP”, “Güneşli Dünya”, “Çetin Savaş” gibi kitapları da bulunan İsmail Bilen, TKP’nin 5. Kongresinden sonra 1983’te ölmüştür.
Evet,
İsmail Bilen TKP’nin nicel ve nitel olarak gücünün zirvesine ulaştığı atılım
döneminin genel sekreteri olarak parti tarihinde son derece önemli bir yeri
bulunmuştur ve önemlidir. Oysa dün olsun tıpkı bugünde de olduğu gibi TKP’yi
birer aydın kulübüne dönüştürmeye çalışma arzusunda olanlar, ikinci - üçüncü
hatta dördüncü parti çalışmaları içinde ve bunların hepsi bilinçli ya da bilinçsiz
bi’şekilde kendileriyle çelişmeye başladılar.
Örneğin
legal TKP mi olur diye yıllardır ulu orta yazılar yazıp ardından da yazdıklarına
sadık kalamayanlar, legal partiler kurma telaşına düştüler. Bende merak
ediyorum: öyle ya legal zemine geçmek istiyorlarsa zaten mevcut legal bir TKP
var, seçimlere katılıyor, çalışıyor, burjuva medya bile bu isme yer vermek
zorunda kalıyor.
Kabul etmekte gerekir ki, hakikaten de iyi işler yapıyorlar. TKP’li biri olmayarak Türkiye’nin güncel sorunlarının dışına çıkıp, liberal yavşakların ve diğer emperyal işbirlikçilerin cirit attığı bir ortamda bir birilerine ileride parti açmak için birer tipoloji oluşturmuşcasına zemin hazırlıyor gibi davranışlar sergilenmeye başlandı başkaları tarafından. Bugün Marksist-Leninist bilime dayanan, onu Türkiye şartlarına göre uygulamak isteyenlerin bir birlik ve geniş cephe savaşı örgüt olarak karşımıza çıkıyorken, Türkiye’de gelişen hep aynı köktür ve bunun adı da TKP’dir.
Kabul etmekte gerekir ki, hakikaten de iyi işler yapıyorlar. TKP’li biri olmayarak Türkiye’nin güncel sorunlarının dışına çıkıp, liberal yavşakların ve diğer emperyal işbirlikçilerin cirit attığı bir ortamda bir birilerine ileride parti açmak için birer tipoloji oluşturmuşcasına zemin hazırlıyor gibi davranışlar sergilenmeye başlandı başkaları tarafından. Bugün Marksist-Leninist bilime dayanan, onu Türkiye şartlarına göre uygulamak isteyenlerin bir birlik ve geniş cephe savaşı örgüt olarak karşımıza çıkıyorken, Türkiye’de gelişen hep aynı köktür ve bunun adı da TKP’dir.
Kabulümdür
ve kabul edin, 1919’dan beridir TKP legalite özlemindedir.
SİP, TKP olmuş, TKP I. Kongre SBGYG ile TKP Kurucular Kurulu olup TKP adını alıp bütün açıklamalarını cemaatçi yayınlar üzerinden yapıyor, TKP-Atılım ve TKP.Net, kaldıysa Savaş Yolu çevresi ise zeminin oluşmasını bekliyor. Sosyalistler işi gücü bırakmış, sosyalistler arası mücadele veriyor.
SİP, TKP olmuş, TKP I. Kongre SBGYG ile TKP Kurucular Kurulu olup TKP adını alıp bütün açıklamalarını cemaatçi yayınlar üzerinden yapıyor, TKP-Atılım ve TKP.Net, kaldıysa Savaş Yolu çevresi ise zeminin oluşmasını bekliyor. Sosyalistler işi gücü bırakmış, sosyalistler arası mücadele veriyor.
O
yüzden her şey bir yana, bütün bu tartışmalarda bütün TKP taraftar ve
sempatizanları şu soruyu kendilerine sormalıdırlar. O da, TKP’nin bugüne
mirasladığı yönlerin ne olduğu sorusudur yoksa, yalnız kalmaya mahkumdurlar.