Sinan Cemgil’in kaleminden, cezaevinde yattığı günlerde, 18 Nisan 1968 tarihli mektubunda: "Birkaç saat önce girdi odaya kuş sesleri ve gün ışığı... Daktilo klavyesi A ile başlamaktadır, B gelmez. Sanılmamalıdır Elif Ba'daki gibi... Hemencecik Z geliyor. Hiç uymuyor Elif Ba hesabına... Bu gece uyunmadı hiç. Bu sabah erkenden dolaşmaya çıkılmayacak, bakılmayacak hesap makinelerine ve manavlara ve ıvır zıvır satan dükkanlara ve köründe sabahın gidilmeyecek salep içmeye. A'dan sonra hemencecik Z geliyor. Az... Az pilav, az sigara, az salep, az yaşamak... Vay kahpe felek vay..."
"Tecridin önü volta mahalli. On metreden fazla açılmak yok. Gardiyanlar pek çalımlı, otoriter görünmeye çalışıyorlar... Sağa bak geçit yok, sola bak geçit yok... Duvar yüksek, tepesinde jandarma, sonra volta, gene volta... İç çekme, küfür ve şamata gırla, ama en çok küfüre kadere, ölene, hükümete ve en okkalı küfürleri savcı yiyor. Daha çok da savcının avradı. Sonra çek bakalım Kırıkkaleli bir türkü. 'Kırıkkaleli tavuk hırsızı, hapishaneye güneş doğmuyor' diye asılıyor. 'Allah' diye narayı istersen basma..."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder