Bugünlerde darbe karşıtı olan Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyken Evren'e "Paşam, bu ülkenin sizin gibilere ihtiyacı var. Keşke sizin döneminizde belediye başkanı olsaydım, kim bilir İstanbul'da ne büyük başarılara imza atardık" diyerek hayranlığını dile getirenleri de unuttu toplum. Dolayısıyla bugün 12 Eylül darbesine ve Anayasası’na
karşı olduğunu iddia edip evet oyu isteyenlerin darbe döneminde yazdıklarından
bazı alıntılar, nasıl bir yalanla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.
Fethullah Gülen: Örneğin
Sızıntı dergisi sayılarında Fethullah Gülen’in kaleme aldığı yazılardan bazı
alıntılar: “İstihbarat duysun, emniyet duysun, askeriye
duysun, başbakan duysun, riyaset-i cumhuriyet duysun. Polise, askere kurşun
sıkan bu hainlere mahkemelerde gereken ceza verilmezse ne devlet kalır, ne millet…
Bu nasıl iştir! Türkiye’de devlet ve hükümet yok mu? Ne oldu askere? Polislere
nerede? Marx’ın bayrağı altında mitingler yapıyorlar ve bunlara müdahale eden
çıkmıyor! Aslında bunlar askeri de karşılarına almışlardır.”
(…) “Düşmanı kıskıvrak yakalama ve bir zaferdir. İçtimai bünyenin, harici bir kısım eraciften temizlenme, arındırılma ve aslına irca zaferi (…) ümidimizin tükendiği yerde, Hızır gibi imdadımıza yetişen Mehmetçiğe, istihalerin son kertesine varabilmesi dileğimizi arz ediyoruz.”
“Hızır gibi imdadımıza yetişen Mehmetçiğe bir kere daha selam duruyoruz.” (…) “12 Eylül darbesini gerçekleştirenler cennetliktir…”
(…) “Düşmanı kıskıvrak yakalama ve bir zaferdir. İçtimai bünyenin, harici bir kısım eraciften temizlenme, arındırılma ve aslına irca zaferi (…) ümidimizin tükendiği yerde, Hızır gibi imdadımıza yetişen Mehmetçiğe, istihalerin son kertesine varabilmesi dileğimizi arz ediyoruz.”
“Hızır gibi imdadımıza yetişen Mehmetçiğe bir kere daha selam duruyoruz.” (…) “12 Eylül darbesini gerçekleştirenler cennetliktir…”
Nazlı Ilıcak: Nazlı
Ilıcak’ın darbe yandaşlığı, 12 Eylül’den çok önce başlıyor. Ülkede yaşanan
olaylar karşısında Ilıcak orduyu darbe yapmaya çağıran çok sayıda yazı kaleme
alıyor. 1978 yılında bazı illerde sıkıyönetimin yürürlüğe girmesini “Merhaba asker” diye
selamlayan Ilıcak, bu çizgisini darbeden sonra da sürdürüyor.
Örneğin 16 Ekim 1980 tarihli yazısında, “12 Eylül’ün gerekçesi haklıdır; 12 Eylül
terörden bezen halkın meşru müdafaaya geçtiği gündür” diyen Ilıcak,
darbecilerin halkın temsilcisi olarak göstermekten de geri kalmıyor. 18 Eylül
tarihli yazısında ise, siyasi olarak 12 Eylül ile aynı çizgide olduğunu ifade
etmektedir: “Birkaç gündür 12 Eylül harekatı ile 27 Mayıs mukayesesi yapılıyor
ve hemen herkes birincisinin üstünlüğünü ortaya koyuyor. Çünkü 27 Mayıs mensup
olduğumuz Demokrat Parti camiasına karşıydı. Halbuki 12 Eylül’de açıklanan
hedeflerle yıllardır bizim yaptıklarımız arasında geniş bir mutabakat
mevcuttur. Ümidimiz memleketimizin birlik ve beraberliğimizin son şansı olan
Türk Silahlı Kuvvetleri harekatının basari ile neticelenmesidir.”
10 Ekim tarihli yazısında ise “İşte 12 Eylül, Türk milletinin meşru müdafaaya geçtiği gündür. İdamlar bu meşru müdafaanın bir neticesidir. (…) 1972’de Deniz Gezmiş’e, Yusuf Aslan’a, Hüseyin İnan’a Meclis’te oylarıyla sahip çıkanların Kızıldere’de Mahir Çayan ve arkadaşlarının öldürülmesini ‘devlet terörü’ olarak vasıflandıranların artık sesi soluğu kesilmiştir.”
10 Ekim tarihli yazısında ise “İşte 12 Eylül, Türk milletinin meşru müdafaaya geçtiği gündür. İdamlar bu meşru müdafaanın bir neticesidir. (…) 1972’de Deniz Gezmiş’e, Yusuf Aslan’a, Hüseyin İnan’a Meclis’te oylarıyla sahip çıkanların Kızıldere’de Mahir Çayan ve arkadaşlarının öldürülmesini ‘devlet terörü’ olarak vasıflandıranların artık sesi soluğu kesilmiştir.”
Mehmet Barlas: “12 Eylül’ü yapanlar sözlerini tutmuşlarıdır.
12 Eylül’ü destekleyen halk çoğunluğu da 1982 Anayasa Referandumu’nda olduğu
gibi topyekûn sandık başına gitmiş, geçersiz oy kullanmamış ve sivil iktidara 6
Kasım günü destek vermiştir. Sosyopolitik olaylarda, ülkelerin şartlarına yakın
ölçüde rol alan insanların kişilikleri de önem taşır. Biz, 12 Eylül’ün
başarısını demokrasiye bağlarken, bunun içinde Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in
ağırlığını da hesaplıyorduk.” (14 Kasım 1983)
***
Bu yüzden “Türkiye sağı” darbe
şakşakçısı ve destekleyicisi konumuna düşmüştür. Bu Özal’dan Demirel’e,
Erbakan’dan Türkeş’e ve BBP’ye kadar geniş bir çizgiyi resim eder. Ki, Özal’da
Erbakan’da gerçek anlamda 12 Eylül darbesinin birer ürünüdür, tıpkı Fethullah
ve Erdoğan kliği ve de diğer türevleri gibi. Tabi birde AKP payandası ne i-düğü
belirsiz solcu geçinen (örn: AKP'nin paralı askeri
konumundaki bazı sözüm ona solcu taifesi ve DSİP vb. gibi neoliberaller) bu
tür şeyleri umut verici şeyler olarak görebiliyorlar.
Dolayısıyla referandumun sonucu ülkemizin bundan sonra
nasıl devam edeceği ile ilgili önemli bir veri olacaktır. Bu önem ABD’de sözüm
ona 11 yıldır misafir olan Fethullah kliğinin şu sözlerinde saklıdır “İmkan olsa mezardakileri bile kaldırarak
o referandumda ‘Evet’ oyu kullandırmak lazım” şöyle de
diyebiliriz bu sözler bir temenni değil, milyarlarca dolarlık sermayeyi
yönlendiren cemaatine, TC kurumları içine sızmış militanlarına çok açık bir
talimattır.
Öte yandan komünistlerin ve ülkemizin ilerici, aydınlık
insanlarının bu dönem boyunca kazanacakları etkinlik, ulaşacakları toplumsal
hitap alanı da en az sonuç kadar önemli bir veri oluşturacaktır. Bu veri, 13
Eylül günü emekçi halkın ayağını yere nasıl bir güçle basacağına da referandumun
sonucu kadar belirleyici olacaktır.
Tam da bu bağlamda sosyalist solun, komünistlerin ve
ilerici halk yığınlarının öznesi kesinlikle dönemin Meclis’inde sıkıyönetim
ilan edildiği zaman üç sağ partinin lideri Erbakan, Türkeş ve Demirellerin
bir birilerini kucaklayarak sevinç gösterileri yaptıklarını unutmamaları
gerekmektedir. . Ki bunlar arşivlerde mevcuttur…
’82 “Darbe” Anayasası
döneminde sosyalist solun oyu “Hayır”dı fakat
evet dediğinden şüphe etmediğimiz Erdoğan kliğine Tv kanallarında “82 Anayasası’nda oyunuz neydi diye
sorulduğunda” duraklayarak ve de yutkunarak zoraki bir biçimde
göz göre göre yalan söyleyerek ve çemkirerek “Elbette
hayırdır, bu soru sorulur mu?” dediği an oyumuzun rengi halkın
ön plana çıkarılacağı bir ülkeyi düşleyenler için ve yeni bir Anayasa
için “Hayır” dır.
Bu yüzden bir kez daha…
Baskılara ve saldırılara karşı barikat, Anayasa değişiklik tezgahına karşı, sosyalizm için “Hayır!”
Baskılara ve saldırılara karşı barikat, Anayasa değişiklik tezgahına karşı, sosyalizm için “Hayır!”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder