26 Mayıs 2010 Çarşamba

Kod adı: Gandi'ymiş

Kemal Kılıçdaroğlu artık CHP’nin yeni lideri biliyorsunuzdur. Genel başkanlık koltuğuna oturmadan önce CHP Kurultayında ezilenlerden - emekten ve yoksulluktan söz etti. Herkes CHP’de artık tılsımlı bir imge aramaya başladı. Ve/ya da Sol’a yeni bir misyon ekleme derdine düştü, Kılıçdaroğlu, Sol’u biçimlendirecek bağlamında yazılar düştü önlerimize (...) Sol’a akıl veren liberaller başta olmak üzere önerilerde bulunanlar çıktı her kulvarda.

Bu şerit içerisinde bütün her şey ahenk içinde yürüyor burjuva cephesinde… Nihayetinde bizimde Hindistan ve Hindistan Bağımsızlık Hareketi'nin siyasi ve ruhani lideri Gandi gibi bir liderimiz var.


Gerçek ve kötülüğe karşı aktif ama şiddet unsuru içermeyen direniş ile ilgili olan Satyagraha felsefesinin öncüsü olan ve fiziksel olarak gerçektende şu Gandi’ye benzeyen yeni bir yüz… Yüz derken CHP genel başkanlığı koltuğuna oturan bir yüzden söz ediyorum. Eminim bu isim Kemalist cepheyi heyecanlandırmıştır. Belki de haklılardır kim bilebilir? AKP son sekiz yıllık iktidarlığı döneminde ciddi bir biçimde Kemalizm’i reforizme etti, yani hakikaten Kemalist rejimi salladı ve kontrolden çıktı… Ve nihai hedefineyse neredeyse ramak kaldı.


Bu yüzden yeni bir yüz olarak Kemal Kılıçdaroğlu iktidardaki etkili isimleri bir bir yaraladı. Ama siyasette onu bekleyen bir istikbal var mı? Bu bilinmez ama arkasında – yanında söylendiği gibi var olan ciddi bir rüzgar var.


Gandi’ye ithaf edilen (Mahatma) yüce ruh Kılıçdaroğlu’nda var mı ya da Sol’a gerçekten ilham olacak bir kaynak var mı bu da bilinmez ama Kılıçdaroğlu’da Gandi gibi belki Afrika ve diğer topluluklar için yoksul çiftçi ve emekçileri baskıcı vergilendirme politikasına ve yaygın ayrımcılığa karşı protesto etmeleri için örgütlemediyse de Türkiye’de aç kimse kalmamalı politikalarıyla AKP’nin bayağı canını sıkacağa benziyor. Benziyor benzemesine de konumuz aslında bu değil…


Konumuz gerçek anlamda Sol’un üstendiği misyon!?


Bence Sol’u daha da fazla daha da çok güçlendirmek ve güncellemektir. Öyle ki Ecevit’in işçilere sarf ettiği ve üzerindeki mavi gömleği yıllar sonra işçiler için bir kâbus olmasın. Tıpkı Kılıçdaroğlu’nun ezilenler ve yoksullardan söz eden o sol yumruğunu kaldıran ve o gün bugündür İstanbul sokaklarını yerel seçimlerde ki “Sol” yumruğu emekçi ve işçi sınıfının başına balyoz gibi inmesin…


Düne kadar Kılıçdaroğlu, kafasını dosyalar içine gömmüş, iş bitinceye kadar masasından kalkmaya yanaşmayan bir memur portresi çiziyordu.. "Adalet dağıtan, yolsuzluklarla mücadele eden adam" kimliğinde kaldığı sürece bir problem yaşanmaz mı (?) falan derken, "Ama eğer bir gün bu kimliğine ve rolüne "Umut dağıtan adam" rolünü de eklemeye kalkarsa, işte o zaman fincancı katırlarını ürkütecektir…


Son söz olarak Kılıçdaroğlu’nu çok sevdiyseniz ona yapacağınız en büyük kötülük K. Okuyan’ın da belirttiği gibi: “Temeli olmayan bir 'Solculuk'la umut pazarlamada kendisine yardımcı olmanızdır" bunu yapmayın…


Çünkü ‘Sol’ gerçek anlamda burjuva sınıfına ve eşitsizliğe, sömürüye karşı açılmış bir savaş çağrısıdır, adı da 'Sosyalizm'dir…

Hiç yorum yok: