1 Ocak 2010 Cuma

Suikast

“Dünyayı bağ aşağı bir çalkalayın. 
Ne kadar köksüz, soysuz varsa 
Amerika’ya düşer.”
(Frank L. Wright)

Türkiye'de ciddi bir demokrasi sorunu var bütün yaşananlar ve mesajlar şuan ülkede bunun göstergesi, TC’nin tarihinde görülmemiş bir şey başlatıldı, Seferberlik Tetkik Kurulu'nda (yani şu ismini yeni duymaya başladığımız Kozmik Oda’da) arama da yapıldı, malum suçlanan askerlerde sorguya alındı ve serbest bıraktırıldı, bunu zaten biliyorsunuzdur. Sebep ise Bülent Arınç’a suikast iddiası, bütün bürokratlar taş kesildi, bazıları ise taş kesilmek için gayret içinde. Oysa canı bahasına inanmış birçok kişi (özellikle ‘samimi’ sosyalistler) “Kontrgerilla” dağıtılsın diye çalışmalar ve eylemlikler yaparken bugünün demokrat liberalleri düşünmenizi mutlaka isterim. Çünkü öyle Kontrgerilla’yla uğraşma gibi hevesleri yoktu, çünkü başka iktidarlar olduğundan başka işlerle meşgullerdi. Kimse de aslında o zaman ciddiye almadı ya da tınlamadı ama olsun şunu da söylemek isterim ki, Allah’tan Marksistler varda bu sis yığınında önümüzü az çok görebiliyoruz, hakikaten iyiler işlerinde.

Emperyalizm kendi lehine çözer
Şimdi düşünüyorum da; gülüyorum açıkçası bütün bu yaşananlara.

Ki başından itibaren bas bas bağırarak söylemeye çalıştığımız Amerika’dan bağımsız bu ülke topraklarında hiçbir şey ama hiçbir şeyin yapılamayacağı gibi ve darbe de dahil onlardan izinsiz kimse yapamaz söylevleriydi. Biliyorum inkar edenler çok, onlarında kendi pencerelerinde haklıkları var, köşe edinecekler, yer edinecekler, çıkar sağlayacaklar. Ama bakılan pencere bence çok önemlidir, haklılığını görüyorsun fakat rezililiğini de görebiliyor musun temel meselesinde yatmaktadır olay.

Çünkü darbe - marbe falan kötü her ne olay varsa bu birebir emperyalistler tarafından karar alınarak yapılır ve yaptırılır. Eğer buna inanmayan birisi varsa, bu kişi ya kapitalizmin farkında değildir ya da emperyalizmi çözümlememiştir ve bu her iki olgunun iyi bi’şey olduğunu sanıyor olmasındandır diyorum. Çünkü sözünü ettiğimiz bütün NATO ülkeleri bununla yükümlüdür, yükümlüğüyse ekonomiyle sınırlıdır. Yani emperyalizm kendi lehine çözer her ne çözerse.

Her neyse karakterlerinin temeli orada yatmaktadır zaten, yatmakla yükümlüdür. Ne dedik; sermaye çelişkisi, kapitalizm, sınıf ve emperyalizm!

Ha birde burjuvazinin ahlakı burada temeldir.

Bundan sonra sanırım daha da çok zırvalık duyacağız bunlardan, evet yanılacağız ama kapılarımızda çalınacak, Tayyip “Hamdolsun!” her dediğinde.

Pandoranın kutusu
Neyse Arınç suikastında iddia edilenleri kendine yontanlar “Kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına da yapmayacaksın” öğretisinden yola çıkarak yorumlamıyorlar, hani burada istenen söz onları ırgalamıyordur çünkü...

Öreğin: Şamil Tayyar ve Taraf yazarı Mehmet Baransu hapis istemiyle mahkemeye sevk edilince, Zaman gazetesi avazı çıktığı kadar bağırdı “Basına özgürlük!”

Ne gariptir ki Mustafa Balbay ve yine Ergenekon üzerine yazan 106 gazeteci yargılanırken, Aydınlık dergisi kapatılıp yazarları gözaltına alınırken, sırf düşüncelerinden ötürü "Roj TV kapatılmasın" mesajıyla Rasmussen'e mektup gönderen DTP'li 53 belediye başkanı dahil, yargılanıp tepkiyle karşılanırken Zaman gazetesi o dönemde avazı çıktığı kadar dev puntolarla yine bağırıyordu; “Yargıya saygı!”

Yoksa ona ne Güneydoğu’da katledilenlerden, metropollerde işçi olarak emeğinin karşılığını alamayan TEKEL işçilerinden. Ne diyelim kapitalizm ve nimetleri işte.

Bu yüzden en çok bizim ülkemizde çoktur komprador güçler ve klikler. Çünkü bizim ülkemiz ve bizimle birlikte birçok ülke deney (kobay) ülkesidir, her şey bizde denenir, buna son günlerin moda gribi “Domuz gribi aşısı”nı da ekleyebilirsiniz..

Birçoğumuz hatırlar “Marshall Planı”nı, Türkiye dâhil 16 ülke, bu plan uyarınca ABD'den ekonomik kalkınma yardımıyla sözüm ona kalkınmıştır. İlkokullarda sıralarımıza dağıtılan “Fındık” paketleri ve içtiğimiz binlerce (süt tozuyla) karıştırılmış minarelerle avutulduk netice de bilemiyorum belki de Aziz Nesin bu yüzden söyledi “Bu ülkenin %60’ı aptaldır” diye. Ki yediğimiz onca kimyasal fındığın ve sütün etkisi vardır bunlarda kim bilebilir.

Sanırım Aziz Nesin'in %60 aptallık kontenjanına %10 hainliği ve %30’luk kendisinin hangi denkleme girdiğini bilemeyen bağımsızları da eklemek lazım.

Şimdi aynı şeyi birkaç yıldır başka yollarla yapıyorlar teknoloji gelişti ve bilişim çağındayız ya Finansbank reklâmlarında artık sosyalist ekonominin önderlerinden biri olan Engels’in sakallının kesilerek ön plana çıkması yatıyor, kendince patikada bir yol açmaya çalışıyorlar ya tıpkı bir ara Lenin’i ve Che Guevara’yı kendi tekellerin de kullandıkları gibi.

Her türlü şeyi kendi lehlerine kullanıyorlar. Çünkü kapitalizmin ahlakı bununla sınırlıdır, yani değişimin kaçınılmaz olduğundan dem vurup kapitalizmin mutlak güç olduğuna vurgu yapıyor sözüm ona ama ona göre de eski düşünceler bitmiş olmasına rağmen yine de RED dergisi yazarlarından Hayri Tunç’un da dediği gibi “Anası kapitalizmi boyayıp babasına satmaya çalışıyor…”

Yani ellerinden gelebilse parlak ambalajlarla süslü her boku alıp - paketleyip satacaklar, alıcısı da çıkar ya. Neyse!

Netice de sistem para üzerine kurulu olunca kimsenin para kazanıyorum deme gibi bir şansı yok artık sistem adamlarının dışında, çünkü bu sistem kendiyle birlikte kişiyi alıklaştırır ve aptallaştırır bunlar olunca da ahlaksızlaştırılıyorsunuzdur..

Ne diyordu Ahmet Altan: “Para versinler; Sorosçu da olsa Fethullahçı da olsa olacağım” alın size ahlak… Helal olan her şeye binerim diyen Cübbeliyi aratmıyor bu sözler, biri de kalkıp bende sizin pek güzide süslü eşlerinize binmek istiyorum onlarda benim gözümde helal dese ne yapacak ya değil mi?

Ne de olsa bunun kıstası yok kendi çıkarınıza uygunsa her şey "Helal!"

Pasif devrim
Post-modernistlerin, liberallerin ve muhafazakarların aydınlanma ve modernite ahlakı budur. Çünkü bunların hiçbirinde “Demokratikleşme” dinamiği yok, aksine mevcut olana, kurulu düzenin mutlaklığına kapitalizmi tahkim etmek amacını taşıdığı için ilerici değil gericilik yatıyor.

Bu nedenle Bülent Arınç'a suikast düzenlenmek istendiğine dair saçma bir iddianın arkasından Seferberlik Tetkik Kurulu Bölge Başkanlığı'nda arama yapılması, sanıldığı gibi hiçbir şekilde Kontrgerilla'nın dağıtılması anlamına gelmiyor. Tam tersine Türkiye'nin gerici dönüşümü (karşı devrim) projesinin önemli bir kilometre taşını oluşturma mesajı verilmektedir. Yani İslami ilkelere dayalı neo-faşist bir polis devlet inşasının ilk stratejik etabının temelleri atılıyor.

Yalnız buradan şunu yine de belirtmekte de fayda var AKP ve TSK arasında derin bir antlaşma var ve her ikisi de yalan söylemeye devam ediyorlar fakat bu derin antlaşmanın ilk çatırdayışlarının sesleri de olabilir.

Bu yüzden bu yaşananları Türk Gladyo'sunun dağıtılması olarak algılamamak lazım, söz konusu bile olamaz. TSK için AKP bu dağıtmayı üstlenmiş gibi görünüyor, doğrudur da ama kendi İslami motiflerine uygun kendi Türk Gladyo'sunu yaratacağı gerçeğini değiştirmez bunlar. Yani Cemaatçi - AKP’ci yeni bir kontrgerilla kuruluyor. Bütün bu operasyonlar, ABD emperyalizminin bölgesel siyasetlerine de son derece uygun çünkü AKP iktidarı ve Erdoğan kliği başta olmak üzere TSK açık vermekte. .

Yani söylemek istediğim Bülent Arınç gibi nerede bir gazeteci görüp de daha kendisine sorulacağı soru belli olmadan berbat bir sırıtışla “Efendim biliyorsunuz bana suikast yapacaklardı, bir de biliyor musunuz polisten aldığımız bilgiye göre suikastçı askerlerden birini de kroki kağıdını eline aldığı küçük pet şişe suyla yutmak isterken suçüstü yakaladılar…”

İş suikast yapmaya kaldıysa Bülent Arınç’tan önce vurulacak kişilerin olduğu gerçeğidir.

Yani toplumun (din dahil) bütün değerlerine topyekun bir suikast son sekiz yıl içinde Tayyip Erdoğan kliği tarafından yapılmış durumdadır zaten, halen suikasttan söz ediliyor ya bende bunu anlamıyorum.

Ne diyeyim Allah suikastçılarını başlarından eksik etmesin!

Âmin!

Hiç yorum yok: