8 Aralık 2009 Salı

Teşekkür yazısı

Türkiye’nin siyasi parti literatürüne ‘yeni’ sağ - sol - liberal partiler katılmaya devam ediyor. Türkiye’de yaşadığımı her zaman hatırlatmak zorundalar ya bunlar. Hepsine teşekkür ediyorum.

Hani özgürlük ve demokrasinin beşiğiyiz ya, bizi yöneten bir iktidar liderciği, ‘memurlar greve çıktı’ diye ‘hesabını sorarım’ demesi ne kadar demokrasi tanımlamasıysa ve bunlarla uyuşuyorsa ‘Hamdolsun’ o kadar demokratız işte hepimiz. Şaşırmıyorum dersem yerdir artık bu yüzden. Türkiye’de halkın sırtından hiçbir partinin emekten, eşitlikten, sömürüsüz, sosyal bir yaşamdan ve toplumdan söz etmeyen o kadar çok parti dururken, birer kan emici görevini görenler de varken bir de yenilerinin eklenmesi beni çok duygulandırıyor. Artık kaygı duymuyorum, aksine her gün yeni bir umut ediniyorum sayelerinde.

Parti açılımı
Yurdum gündemi her gün baş döndürücü bir hızla klavye başına oturtuyor işte ister istemez. Mübarek Fethullah ve burjuva tayfasının medyası lokomotif gibi çalışıyor çünkü. Biz insanlarda her gün ‘hıyarın kerameti’ misali topyekun özel imal ve kurdurulmuş olanın üzerine bocalanıyoruz.

Bocalanmasına bocalanıyoruz da bir tane adam da çıkıp kardeşimmm ‘geriye bakma çukura düşersin’ demiyor / diyemiyor. Çünkü eleştiren bizden önce almış eline inisiyatifi de ilk bocalananın kendi olduğunu saklıyor. Böylesine boktan bir serzenişi var işte adam akıllının da!
.
Daha dün Onur Öymen’in Dersim örneğinden dem vurup ‘bunlar işte böyledir, bilinçaltındakiler dışa vurdu’ serzenişlerinden sonra Onur Öymen’e teşekkür mesajları yağmıyorsa ben de başka birşey bilmiyorum.. Apo bile demiş ‘CHP’nin içindeki en dürüst adam Onur Öymen’dir’ diye… Hani Apo söyledi ya bende Onur Öymen’e hak verme cesaretinde bulundum, maazallah Apo bu cümleyi zikir etmeden önce ben ya da başkası kullansaydı kesin CHP’li bilemediniz en kaba şekliyle faşist olurduk. Artık inisiyatifi AKP’lilerle birlikte Tanrı katında Amerikalılara bırakıyorum, korusunlar kendisini, ne diyeyim adam oturduğu yerden bilinçlerimizi açıp ufkumuzu genişletti. Beş dakikada çözümledi olayı. Zaten kendisi dememiş miydi (?) Marx olsun, Engels ve Lenin olsun bilimsellikten uzaklar ve bi’şey bilmiyorlar, ben biliyorum diye. Haklı Hz. Meryem’in kitaplarını kendisi kadar okumadım ben, zira aslında hiç okumadım desem yalan söylememiş olurum. İlgi alanlarımız değişik hakikaten.

Kaldı ki demokrasi karşısında tüyleri diken – diken olanlar da var bugünlerde şuan günah çıkartıyorlar, ‘benim ailem CHP’liydi’ hep Baykal’a ve partisine verdik oylarımızı diyenlerde eklenince bu iş daha eğlenceli bir hal aldı. Dersim Katliamı deyince, CHP’li olacaktı ya ne bok olacaktı, tek parti döneminden söz ediyoruz, senin Amerikan sevdalısı Türkiye’yi ‘küçük Amerika’ yapacağız diyen aptal muttasıfları çıkmadan önce Adnan Menderes bile ailece CHP’ye oy verirdi, hatta gece - gündüz orasını burasını köşenden yaladığın Erdoğan’ın da babası dahil akılımmm.

Sen oy vermişsin çok mu?

Zaten CHP’nin süzgecinden geçmeyene adam demem ben.

Hadi çok partili sisteme geçtik de CHP’li yıllar biraz geride kaldı ama kendine solcuyum diyorsan mutlaka en az Perinçek’in yakınından, çevresinden, çeperinden geçmişsindir. Elbette bunu yeni jenerasyon solcular için demiyorum.

Sen koy seven çıkar
Sağ milliyetçi cenahta Osman Pamukoğlu, liberal solcularda Ufuk Urasçılar derken sosyal demokratlarda Rahşan Ecevit’in yeni prensi Hulki Cevizoğlu ve nihayetinde de Mustafa Sarıgül gibi Fethullah’ın sol vizyonlarından sonra Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız’da (oysa kendisinin bir edebiyat öğretmeni olarak girdiği tartışmalardan hazır cevap tavrıyla beğenirdim) solda yeni bir parti kurma çalışmaları içinde yer aldıklarını açıklayınca Onur Öymen’e bir teşekkür daha benden… Sayesinde herkesi bir akıl tutulması sardı, kabul etsin.

E adam bir açıklama yaptı karanlık ne kadar ‘şey’ varsa ortaya çıktı… Hatta adamın bu açıklamalarından kendine görev bile çıkartanlar oldu. Örnek ‘Dersim Katliamı’, sonra yeni particiklerimizi de öğrendik sayesinde ne diyelim. Büyük beceri hem onunkisi hem de Erdoğan’ınkisi. Bence hayali dedektif kahraman Sherlock Holmes’e özenen Ergenekon savcısı Zekeriya Öz harekete geçmeli ve Ergenekon Terör Örgütü Davası’ndan tutukladıklarını hemen serbest bırakmalı Onur Öymen’i acilen tevkif ettirmeli, aranan ve bir türlü bulunamayan bir numaralı adam da bence Onur Öymen’dir diye de acil son baskı haber gir(il)meli ajanslara, buradan çağrı yapıyorum Zekeriya’ya, yeniden isminden söz ettirip Erdoğan ve bilumum diğer cemaatçi patronlarının gözüne girebildin o beceri var sende malum her boku yedin buna da bir kılıf bulur, o kaypak ve beceriksiz imajını hafızalarımızdan silebilirsin.

Son olarak
Öncelikle bizi o tek hücreli İmralı çizgisinden (gerçi yeni yerine taşındı ama olsun yıllarca bizi oralardan çıt kırımsı dağarcılığıyla) uyandıran ve ufkumuzu açtıran ‘vay be demek böyleymiş’ dedirten Abdullah Öcalan beye, keza yıllardır demokrasi palavrasıyla uyutmaya çalışan diğer iktidarlara karşı verdiği amansız mücadelesiyle kalplerimizde kendisine ve yedi ceddini anmadan uykularımızın gelmediği yüzyılın son boşbakanı sayın Erdoğan’a, kendisi ‘ben Atatürk’ün altı okunu, dedemin ve nenemin resimleri gibi duvarıma astım’ diyen muhalefetin lideri büyük Kemalist Baykal’a ve onun biricik dostu Öymen’e, ‘Gülen aleyhine olan insanlarla görüşmem, laf söyletmem, konuşulanları dinlemem, yazıları da okumam’ diyen Sarıgüller ve emperyal senaryoların diğer figüran oyuncularına teşekkür ederim.

Sayenizde sosyalizme ve devrime olan inancım/ız her gün artıyor.

Teşekkür ederim, sokaklarda sürekli çatışan ve emperyalistlerle onların kolluk kuvvetlerini zorda bırakan devrimcileri, çıkılmaz sanılan bu süreçten ve geleceğe güvenle bakan, şuan kazanamayacakta olsak yine de varız dedirttiğiniz niceleri için hepinize teşekkürler.

Hiç yorum yok: