1 Mayıs 2023 Pazartesi

Türkiye'nin Cambridge Analytica skandalı: Muharrem İnce olabilir mi?

Yeni gündemimiz Dark Web, paran varsa alınabilecek tehlikeli hizmet servisi. Bunu da gündemimize Kılıçdaroğlu’nun twitti taşıdı. 

Deep Web’ın içinde yasa dışı içerik paylaşan internet sitelerinin tamamı Dark Web olarak adlandırılıyor. Özetle yaygın olarak Dark Web tanımı Deep Web yerine de kullanılıyor. Dark Web linklerinde çok sayıda yanlış veya doğru illegal veriler bulunabiliyor.

Dark Web'de bilginin yanında yasa dışı, gerçeği ayırt edemeyeceğiniz kadar gerçekçi video görüntüleri, devlet sırları, önemli insanların özel bulguları, kiralık katilden tutun da uyuşturucu satıcılığı, yasal olmayan yollardan silah satışı, kumar, telefon bağlantılarıyla birlikte internete müdahale (hatta seçim dönemleri elektrik kesintileri) ve sayamadığımız birçok yasal olmayan içerikler bulunmakta. 

Bildiğiniz hurdalık. 

Fakat Dark Web'in içerisinde Cambridge Analytica skandalı önemli bir yer tutuyor. Zira "Ülkemizde de olur mu?" diye endişe edenler için: "İki siyasi parti vardı. Biri diğerine gidip dedik ki; Gençleri hedefleyip, a-politikliği arttıracağız. Böylece %5-6 oyu bir taraftan bir tarafa kaydırırız" diyor.

Cambridge Analytica’nın seçimleri nasıl maniple ettiğine dair kısa videolar var (Amerika seçimleri, Brexit seçimleri ile Cambridge Analytica skandalı), Kemal Kılıçdaroğlu’nun tiwitten sonra Dark Web üzerinden yürütülen tartışmalar da gezinirken Cambridge Analytica ayrı bir dikkat çekiyor ister istemez. Trump'ın kazanmış olduğu başkanlık seçimlerine destek çıkmış, ABD seçimlerine bile şaibe karıştıran Ruslardan da söz edilebiliriz.

Şu an kimseye “oy vermiyorum” diyen troller aracılığı ile insanları sandıktan uzaklaştırmaya çalışan benzer bir taktik uygulanıyor.

Do So hareketine bakıldığında belki size de çağrıştıracağı (en azından bende) kişi ve siyasal oluşum direkt daha önceden bir network sitesinin logosunu aşırıp ortasına nazar boncuğu yerleştiren Memleket Partisi ve son günlerde de herkesin bildiği izci işaretini alıp, partimizin yeni simgesi üç parmak işaretidir diyerek bu işareti bilmeyen kalmayacak diyen Muharrem İnce oldu.

Cambridge Analytica’nın çalışmalarının bir örneğini Trinad'daki seçim kampanyasında görebilirsiniz. Oradaki a-politikleştirme çalışmasıyla Türkiye’deki Muharrem İnce üzerinden oy bölme işi çok benzeşiyor.

Nihayetinde Cambridge Analytica'nın olayı kararsız seçmene nokta atışı yalan haberler göstererek seçimden soğutmaya çalışmak. Bu taktiği zaten muhalefete muhalefet eden ekip üzerinden aylardır a-politik olmayanlar görüyordur diye düşünüyorum.

Örneğin Cambridge Analytica skandalı içerisinde YouTuber’lar, müzikler, danslar, duvar yazıları, konserler var. Havalı bir direniş selamıyla birlikte; eylem, tavır, biçim olarak iktidara karşı değil, muhalif bir siyasete karşı farklı bir hareketin simgeleri gözüküyor. Detay şurada

Örneğin Do So’nun temel sloganı şu: “Bu konu sağ/sol, o kesim bu kesim, o parti bu parti meselesi değil. Partiler üstü bir mesele”, peki, Memleket Partisi’nin sloganı ne? “Ne sağdan, ne soldan,” demagoji ve duygusallığı hat safhaya çıkarmak için “Atatürk’ün yolundan” diyerek ufak ibareler eklenen değişiklikler. Oysa "Ne sağdan, ne soldan", yaklaşımı olsa olsa libarellere özgü bir çıkış olabilir. Görüşü, düşüncesi ne olursa olsun ideolojisi olmayan iki canlı türü var. Biri hayvanlar, diğeri otlar. Tarih sınıflar tarihi ve tarih çelişkiler üzerine ilerliyor; ezen ile ezilen üzerinden.

Muharrem İnce geçmişte AKP’de üst düzey görev alan Babacan ve Davutoğlu’nu haklı olarak eleştiriyor, farklı düşünmüyorum, bu şahısları içselleştirmemekle birlikte domuzdan ne parça koparırlarsa da kar olarak görüyorum. Peki, Muharrem İnce muhalefete muhalefet yapmak dışında ne yapıyor, ne koparıyor iktidardan, şarampole yuvarlanmak dışında? Hiç. Çok huzurlu bir seçim gecesi yaşamayacağımız aşikar gibi.

Güncelleme...

Muharrem İnce cumhurbaşkanlığı seçimlerine üç gün kala hakkında iddia edilen video görüntülerinden sonra düşen oyların ardından adaylıktan çekildi, kararsızları da AKP'ye yolladı. Pusulaya ismini yazdırdıktan sona ne fark edecek acaba? Pusulalar basılmış mı basılmış. YSK, verilen bu oyları geçersiz sayılmayacağını sonuçlarda görüleceğini açıklamış. Alıp zarfı çöpe at aynı şey. Bundan sonra ne olur bilinmez ama buradan kahramanlık falan çıkaran acayip çuvallar, şimdiden söyleyelim.

Şuan itibariyle de AKP'ye bağlı hesap ve sayfalar "Memleket Partisi il örgütleri cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan'a destek çağrısı yapıyor" diyerek görseller paylaşıyor.

“Atatürkçülük” diye yola çıkıp, muhalefete kaybettirme operasyonu yapanlar listesine eklendiler. Halkı kandırmak için ortak ve güvenilir sığınak Atatürk idi, tıpkı diğerleri gibi. Tıpkı İslamcıların çıkarları ve rantları için dine Allah’a eklemlemesi gibi. Nasıl anlatmalı bu oyunu, göz göre göre bunların peşinden gidenlere.

Bu saflara özellikle sokulmuş, yön vermek için yerleştirilmiş nice aparattan biri daha. Aylarca ikazla anlatılan, anlatmaya çalıştığımız bir hakikatin tezahürü böyle leş gibi ortaya çıktı. Belki eleştirilerinde samimi olan binlerce insanı sürecin nesnesi yaptılar. Soysuz bir zamanın kirli bir operasyonu zaman, emek kaybettirdi. 

Görüşeceğiz.

Do So, deşifre edildi. Sırada şimdi Putin oligarkları var. 

Hiç yorum yok: