1 Mayıs 2018 Salı

Yaşasın proletaryanın burjuvaziye karşı savaşı! Yaşasın 1 Mayıs!

Fotoğrafın önünde sol elini yumruk olarak kaldıran ve altı dilde 1 Mayıs çağrısıyla Lenin afişini tutan küçük kız çocuğunun adı Sanem. Okmeydanı varoşlarında oturan, dağılmış bir ailenin, Hürriyet ablanın kızıydı Sanem, şuan kaç yaşında bilmiyorum. Sanem’in “dağılmış” ailesi çok fakir, oturdukları evde çoğu zaman kuru bir ekmekle birlikte en temel insani ihtiyaçları bile yoktu, elektrikleri olmadığı için evlerindeki eski ve çoğunlukla içi boş buzdolabının da bir anlamı yoktu
o yüzden. Yavaş yavaş “Devlet iyilik yapmaz, devlet iyi olmak zorundadır” dediğim ve devleti yeni yeni kavradığımız dönemler. Hürriyet abla ve çocukları bizi o halleriyle hiçbir zaman yalnız bırakmadılar, biz de onları. Dönem saatlere ateşlerin açılmadığı, zamanın daha parçalanmadığı yıllar.
Bizde astık üst geçitlere pankart. TOMA'ya karşı molotof kokteyli. Yeraltında bildiri, üst geçitlere kuşlama.
Lenin Beyoğlu’nu selamlıyor… 
Sabahlara kadar 1 Mayıs için ne yapabiliriz, kitlemiz kaç kişi olur, kortejimiz nasıl oluşacak, afişler, 1 Mayıs çağrısı ve bildiriler üzerine geç saatlere kadar çalıştığımız dönemler. Devrimci kopuşlar yaşanmış, ayrılıklar tavan yapmış. Bayrakları büyük olanlar kendisinden ayrılanı oportünist, karşı devrimci diye suçluyor. Bizlerinde başlarında aynı belalar. Karşı güçler püskürtülmüş, emek kavrulmuş, artık "Devrimci 1 Mayıs koordinasyonu"nda inisiyatif üyesi ve ortak eylemlerde söz sahibiyiz. Heyecanlıyız! Afişlerimiz nihayet hazır: "Lenin Beyoğlu'nu selamlıyor", afişi düzenleyen Coşkun ve 1 Mayıs, Lenin afişimiz nihayet Beyoğlu, Taksim ve Haliç’e uzanan güzergahta Devrimci Halkın Birliği logosuyla afişlerle donatılmış. Devletin bizlere çekemediği operasyonu fırsatçılar yapıyor, afişlerimiz sökülüyor, çöp konteynerlerini çizip “devrimci milis eylem” diye kendini pazarlıyor bazıları. Kendi yaralarımızla birlikte başkalarının da yaralarını sardığımız zamanlar. 2004 - 1 Mayıs'ında Saraçhane’de yürüyüş kolunda, pankartlarımız üst geçitlerde. Binlerce kuşlama fotoğrafçıların flaşlarının eşliğinde sırt çantalarımızdan çıkmış, ellerimizden yer çekimine, diyalektik kanuna uygun şekilde gönüldaşlarımızın üzerilerine bir yağmur, bir kar tanesi gibi yağıyor. Dönemin Radikal gazetesi köşe yazılarında bizlere sayfa açıyor, başlıkları “Lenin Beyoğlu’nu selamlıyor.” O gün Beyoğlu’nu ama temelinde Türkiye’de 112, yeryüzünde 132 yıldır dünya işçi sınıfını selamlıyoruz. Dünyada 1 Mayıs kutlamaları, o ülkenin en popüler, en merkezi alanlarında yapılıyor. Türkiye’de de 1 Mayıs’lar ülke genelinde Taksim sorumluluğunun şiarıyla Taksim dövüşerek kazanma bilincidir iradesinde saklı. Bedelleri ne kadar büyük, süresi ne kadar uzun, çatışma ne kadar sert olursa olsun, hedefine kilitlenen bir iradeyi, inatla sürdürülen bir kavgayı yenilgiye uğratmak zordur. Taksim alanında 1 Mayıs talebi basit bir 'iddia', 'ilkel bir inat' sorunu değil. Bu nedenle 1 Mayıs'lar hep canlı: Yaşasın devrimci 1 Mayıs! Yaşasın proletaryanın burjuvaziye karşı savaşı! 

Hiç yorum yok: