17 Aralık 2011 Cumartesi

TİME dergisine kapak olma meselesi ve köpeklerin sesi

Amerikan TİME haber dergisi yılın adamı olarak protestocuları seçmiş. Malum dergi Ortadoğu genelindeki muhalefetin Avrupa ve ABD'ye yayıldığını, bu protestocuların küresel politikaları yeniden şekillendirdiklerini belirtmiş.

Ee işlerine geliyor elbette, Ortadoğu’da 22 bölgede rejim değişiklikleri yapacağız* diyen eski bir dışişleri bakanına mevcutlar nihayetinde. Elbette kendi protestocularını kapaktan gösterecek, neticede şimdilik onlar Erdoğan’dan daha önemli ve nitelikliler gibi görünüyor. Fakat konu bu değil, konu AKP’ye yakın olan gazete ve medya kanallarının (gerçi AKP’ye yakın olmayan medya kuruluşu mu var şuan için: Aydınlık, BirGün, Evrensel ve haftalık soL Gazetesi dışında) Recep Tayyip Erdoğan için deyim yerindeyse cansiperane TİME’in Erdoğan’ın yolu ‘Erdoğan's way’ diye ön bir çalışma yapması ve kapağını da bunu taşımasıydı, gece gündüz kâğıtlar üzerinde ve web siteleri üzerinden ‘olmayan gururlarının’ ne kadar da okşandığından ve onur duyduklarından söz edip, sosyal paylaşım ağlarından ‘Erdoğan’a oy verin’ diye yönlendiriyorlardı. Bir nevi işbirlikçilikleriyle övünüyorlar ve şükran duyuyorlardı. Kim bilebilir belki de Erdoğan bunlardan ötürü kendisini ülkenin sahibi olarak görüyor olmadı %50'nin sahibiyim diye Avrupa ve Ortadoğu'da Amerikan finansmanıyla çıktığı 'Arap Baharı' turlarından dolayı övünüyordu.

Ne olduysa TİME’in kapağında ‘Erdoğan's way’ yerine ‘Protester’ (ilginçtir derginin kapağında kullanılan simgesel protestocu resminin hemen üzerinde yazan cümle ise oldukça anlamlı; ‘Arap Baharı’ndan Atina’ya, Wall Street’i işgal et’ten Moskova’ya’ ibaresiyse oldukça manidardır) kapağını görünce bizim objektif ilkeleriyle donanımlı olan gazeteciklerimizin TİME’in ‘Yılın kişisi’ anketinden sonra bu muhabbeti anında kestiğini görüyoruz.

Örneğin Sabah gazetesinden Engin Ardıç denen dallama hemen geçmiş bilgisayarının karşısına şöyle bir yazı yazmış. Başlık şu ‘Büyütmeyin demiştik’ hakikaten komik bir durum. Büyüten zaten biz değildik ki, öyle ki TİME dergisine kapak olmanın derecesini bile belirtmiştik ve TİME'in analizlerinin yersiz hatta hiç bir tezinin (komplosunun) gerçekleşemediğini dilimiz yetiğince anlatmaya çalışmıştık. Ne diyelim ki, liberalizm işte böyle bi’şeydir, Sartre’nin rezil tanımını bile geçiyor işte bu tipler. Sahibinin sesi çıkmıyor da köpeğin sesi çıkıyor misali önüne kemik atan kimse varmış gibi havlamaya yine başladılar. Biliriz ki TİME ya kapağına Amerikan politikalarıyla tam uyuşanları (işbirlikçi ve destekçilerini) ve/ya da en kadim düşmanlarını ve nefret ettiklerini çıkarır, öyle ya TİME’in en eski geleneği ve politikası budur. Tıpkı yukarıda ki gibi bir Fil'in poposu TİME’a kapak olursa, Tayyip neden olmasında demiştik. Ama yorumlarıyla bizi kıskançlıkla itham edenler bile oldu: )) Sağ olsunlar, kısa bir süre sonra bizi anlayacaklarını umut ediyoruz.

Şunu da söylemek gerekir, bizim ve de diğer ülkelerdeki her türlü ‘özgürlük’ düşüncesinin yerini ahlaksal ve siyasal bir liberalizmin çabucak elde edilmiş konsensüsüne bırakarak kendinden vazgeçenlere artık şunu demek yerindedir sanırım. Bu bizzat düşünce düşünce olarak kendinden vazgeçmesi olayıdır ve hem Engin Ardıç hem de Serdar Tugut vb. gibilerinin durumunu dillendirmekte ve anlatmaktadır. Hakikaten kendilerine gelmeleri gerekiyor, hatta becerebiliyorlarsa belirli bir sürede susmalıdırlar.
***
Neyse ankete gelelim malum ankette Erdoğan ilginç şekilde anketin ‘en popüler’ listesinde olduğu gibi, ‘en az popülerler’ listesinde de başı çekmiş… Nedendir bilinmez ama akla Hitler’i getirtiyor bu durum. Biliyoruz ki Hitler’de en popüler ve en yoğun desteği meşru yollarla geldiği iktidarda kaldığı yıllarda almıştır, şimdi de Tayyip Erdoğan. Bir benzerlik daha işte, o da çoook oy alıyor ama sevilmiyor hem de en az Hitler kadar. İlginç değil mi?

Ne diyelim üzgünüz ‘Başbakan’, ‘Yılın kişisi’ değilsiniz, biraz daha çalışın!
* Hatırlayanlar bilir; Bush yönetiminin dışişleri bakanlığını yapan Rice “Büyük Ortadoğu Projesi’nin hedefleri kapsamında bu proje içinde yer alan 22 ülkede rejim ve sınır değişikliği yapacağız” demişti.

Hiç yorum yok: