10 Haziran 2010 Perşembe

Solculuğun yolu Filistin’den, sağcılığın ABD’den geçer

Deniz Gezmiş’in Filistin Demokratik Halk Cephesi’ne (FDHC) ait üyelik kartı. Doğru ismi Filistin'in Kurtuluşu İçin Demokratik Cephe'dir. 

Milli görüş tabanlı siyasal İslamcı İHH Gazze’ye yardım gemisi yola çıkardı Türkiye birden bire anti-Siyonist (dikkat edin anti-emperyalist değil) topyekûn İsrail karşıtı oluverdi. Herkesin elinde bir Filistin bayrağı bir de İsrail. Filistin bayrağını “yanınızdayız” diye İsrail bayrağını da yakmak için taşır oldu yığınlar. Yanlışlıkla arada bir Amerikan bayrağı yakanlar da oldu ama ciddiye almamak lazım derim kendini bilmez birkaç cahil.

Malumunuz İmam Hatipli bir başbakanımızda var ve bu işin öncülüğünü hassas noktalarıyla birlikte yürütüyor. Malumdur birincisi Hamas, ikincisi mensup olduğu resmi ideolojisi. Zaten ikincisi birincisini destekliyor. Birinci yoksa ikincisi, ikincisi de yoksa hiçbir dengeleri yok. Beslendikleri yer ve tek kaynak orası. Din! Yanlış, yontulmuş, alaşağı edilmiş, revize edilmiş bir din.

Bizi geçtim (halk yığınlarının) Amerika bunlara son çeyrek yıldır böyle kandırıyor, saldırıyor ve korkutuyor bunlarda din üzerinden kendini savunuyor. Amerika “medeniyetler arası diyalog ve barıştan” söz ederken dinler arası savaştan söz ediyordu bunu bir türlü anlayamadılar. Normaldir. Bizim kendilerine olan güvenimiz yok, (yani mevcut iktidarlara) onlarda ne denirse tersini yapıyorlar, sanırım bu işi ağababalarından yani Amerika’dan öğrendiler. E, insan yaşadığı yere benzermiş diye bir söz var bunlarda gece gündüz Amerikalı bürokratlarla düşüp kalka kalka onlara benzediler.

Daha dün Irak işgal edilirken bizim İmam Hatipli “Amerikalı askerler evlerine biran önce dönsünler” diye “dua ediyoruz” diyordu. O zamanda Iraklı çocukların üzerine tıpkı bugün Filistinli çocukların başlarına atılır gibi kurşun ve roket atılıyordu. Bizim İmam Hatipliler o dönem sosyalistlerin aldığı tavrı bugünde almıyorlardı. Örneğin ABD ablukası altında yaşayan Küba'da, 1973'ten beri İsrail ile diplomatik ilişki yürütmüyor. Keza ilk Gazze saldırısında Venezüella lideri Chavez kendi ülkesindeki İsrail büyükelçisini ülkesinden kovarken İsrail’de bulunan Venezüella elçisini geri çekip bütün ilişkilerini kesiyordu. Bolivya’da öyle Nikaragua’da. Demek ki lafebeliği yapmadan bütün bunlar yapılabiliyormuş. Üstelik bu ülkeler Müslüman değil ve hiçbir çıkar ilişkileri de yok konumuz olan ülkelerle. Bizim İmam Hatipli de ''one minute'' dedi diye Davos’u sarstı diyerek manşetlere çıkıyordu. Hem de önceden hazırlanmış ve üzerinde “Davos fatihi” yazılı pankartlarla. O gün şöyle yazmıştım: Loud noise (Gürültü çıkarmak) bu bence bir gürültü çıkarmaydı ve yerel seçimlere yansımasıysa % 5 oldu. Anlayacağımız şudur ki, yerel seçimlere yatırım yapan AKP zihniyeti şimdide Gazze ve Tel Aviv üzerinden bilinçsiz halk yığınlarının dini duygularını kullanarak ve gerekirse de sokağa dökerek bir % 5’lik puanı cebine indirmiş gibi görünüyor.

Dedik ya bizim İmam Hatipli çok zeki ya yine aynı bilinçsiz halk yığınlarını kullanıyor. Tamam, bende kabul ediyorum ki vatanlarımız ayrı ve uzak olabilir ama Filistin’de İsrail siyonizmine fedakârca direnirken can veren diğer Filistinlilerle birlikte 1973'lerden başlayan bir süreç var, o da Bora Gözen'li, Deniz Gezmiş'li dönemdir. Örneğin Bora Gözen, mermileri bitince süngülenerek şehit edildiğinde yoldaşlarıyla birlikte bizim Müslüman güruhumuz dönemin solcuları için “terörist” diyordu. Keza Deniz Gezmiş başta olmak üzere pek bilinmez ama Hüseyin İnan’da dahil birçok değer oralarda FKÖ’ye destek vermek için eğitim aldı ve destek sundu yine yazar Faik Bulut 7,5 yıl İsrail hapishanelerinde esir edildi. Dün Filistinliler için can veren devrimciler bu kesimlerce terörist ilan edilmedi mi? Tıpkı Mahir’lerin infaz ettiği İsrail Başkonsolosu Elrom için köşelerinden “katiller” diye bağırmadı mı Türk burjuvazisi? Anlayacağınız Elrom eyleminin bedeli ağırdır ve bu bedeli ödemekten geri kalmamıştır Mahir’ler. Anlayacağınız 68’de solculuğun yolu Filistin’den, sağcılığınsa ABD’den geçiyor. Bu dünde böyledir bugünde yarında böyle olacaktır.

Bugünse bay İmam Hatipli kameralar karşısında Azerbaycan ve Suriyelilerle kamuoyuna açıklamalar yapıyor. Doğalgaz antlaşması yapmış Azerbaycan’la ve zam yokmuş… … “Kimi kandırıyorsun sen” yaz ayında doğalgaz tüketimi ne kadar ki asıl siz zammı falan filan kış ayına girince görün. Sonra birde şu Esad kaypağı çıkıyor İmam Hatipliyle “Türk ve Arap kanı birdir” diyerek yer edinecek. Şu tabanı yağlayıp kaçan Araplardan söz ediyor Esad… Gazı veriyorlar İmam Hatipliye: “Aslan ya şu hacı Tayip… Yaşa be Recep… Abdullah biraderimiz… Sizler bu Yahudilere ne biçim ders verdiniz be, helal size bu yollar” diyorlar bizimkisi de İstanbul - Ankara arası evinde şavşatalı yaşamını sürdürürken gazada geliyor, galeyana da. Kim için peki, Türk bayrağı bundan sonra Filistin sahillerinde dalgalanacaktır diye acayip şeyler ve Türkiye Ortadoğu’da güya lider olacakmış diye.. Bu yüzden Arap âlemi gerçekten de göründüğü gibi komiktir. Bunlar dünyanın en korkak, en beceriksiz, fakat en şamatacı ve yaygaracı adamlarıdır. Yahudi düşmanlığı sayesinde atıkları nutuklarla sadece bu tip adamlar zengin olmuştur. Bu nutukları bol bol atıp kendi halklarını uyuturlar, bu yolla da hırsızlık düzenlerini sürdürürler falan. İş bizimkisinin de farkı yoktur ya neyse.

O da biliyor ki Amerika ve İsrail kendisinin ipini çekmektedir ve yavaş - yavaş altı oyulmaktadır. O da son çığlıklarını atıp, son oyunculuğunu sergiliyor… Birde şu Ortadoğu'lu olmak konusu bunu da “demokrasi”, “özgürlükler” gibi moda kavramlar haline dönüştürdüler. Güya biz Ortadoğu’nun bir parçasıymışız… Bu “Ortadoğulu olmak” yaygarasını en son diline pelesenk haline getirende Ece Temelkuran oldu hatta hızını alamayıp bunun üzerine bir kitap bile yazdı… Baştan sona melankoli bir şekilde menopozlu kadın rolünde “Bağdat, Bağdat” diye kendini paralayıp duruyor. Oysa biz doğuştan ve doğamız gereği Ortadoğulu değiliz, olmadıkta böyle bir saçmalığa sadece ortada kalanlar inanabilir.

Siz bakmayın kıvıranlara onlar bildikleri en iyi işi yapıyorlar. Herkes bilmeli ki, Türkiye’de ki devrimci bir kıvılcım Ortadoğu’yu hatta Batı’nın o muhteşem medeniyetini değiştirebilir.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

yazı iyi hoşda neden 'imam-hatip' vurgusu var? öğrenebilir miyim?

Yeraltından Notlar!' dedi ki...

Merhabalar, hoş geldin!

Kuzey, emperyal güçler daha önce etnik - kültürel - milliyetçi olguları kullanarak saldırırdı şimdi de son çeyrek yıldır emperyalist bu blok din üzerinden saldırıyor. Bizimkiler (bu coğrafya) bir türlü bunu kavrayamadı.. Halen 38 yıl öncesinin sorunlarıyla boğuşuyoruz.

Örneğin bizim "İmam Hatipli" vurgusu başlı başına iyi bir hatip olan Tayyip Erdoğan kliği ve türevleri içindir. Her konuşmasının sonu ya bir hadis ya da bir ayetle bitmektedir. O da aklı evvel ağababaları gibi aynı yönetmi kullanmaktadır.

Bizim temel sorunumuzda budur, sosyal devlet olmamak bir değer olarak görülmüştür. Yoksa inanmıyorum TC'de gerçekten varolan bir Kürt sorunu'na ve/ya da Türban sorunu'na. İnsanların azınlıklarıyla - dinleriyle - ibadet biçimleriyle - diliyle - şekliyle - ötekileriyle uğraşacaklarına sosyal bir devlet olmayı hedef alsaydı bu ve diğer iktidarlar şimdi böyle birşey üzerine konuşmuyor olacaktık. Bu arada sosyal devletten kastım insanın ön plana çıkarılmış olmasıdır.

Tekrar hoşgeldin!

Adsız dedi ki...

teşekkür ederim...evet haklısınız o bakış açısıyla bakmamıştım,açıklama için de ayrıca teşekkürler! vesselam!